Hurşit Paşa, Vasiliki'yi, Tepedelenli'nin sakladığı hazinesini ortaya çıkarmak için günlerce sorguladı ise de Vasiliki konuşma dı. Hazine de bulunamadı. Hurşit Paşa buna rağmen kasada muhafaza edilen Vasiliki'nin boynuna taktığı Kaşıkçı (Pigot) Elması ile İstanbul' a döndü. Tepedelenli, görür görmez sevdiği kuyumcunun dünya güzeli kızı Vasiliki ile Yanya'da muhteşem bir düğünle evlenmişti. Düğün hediyesi olarak da Pigot isimli bir Fransız subayının, Hindistan'ın Madaras Mihracesi'nden aldığı ve ünlü Kazanova'nın sattığı, ondan da Napolyon'un annesinin aldığı, ancak oğlunun Elbe Adası'na sürüldüğü dönemde onu kurtarmak için paraya ihtiyaç duyan Bayan Napolyon'un müzayedeyle sattığı 86 kratlık Kaşıkçı (Pigot) Elması'nı satın alarak, Vasiliki 'nin boynuna takmıştı.
Rivayete göre taş bir kâğıt toplayıcısı tarafından bir çöpün içinde bulunur ve değeri anlaşılamayan taş bir eskiciye 3 kaşık karşılığı satılır.
Değeri anlaşılınca taş kuyumcudan kuyumcu başına, oradan Sadrazama ve en sonunda IV. Mehmet’e kadar gider. Günümüzde de Topkapı Sarayın’da sergilenmektedir.
Kaşıkçı Elmasının bir çöpün içinden çıkması, değersiz görülerek 3 kaşığa satılması onun değerinden bir şey kaybettirmemiştir. 17. yy da bulanan bu taş halen değerini korumaktadır.
Hiç şüphe yok ki zamanla iyi bir sarraf değerli olanın gerçek değerini muhakkak anlar.
Zamanın bütün insanlara reva gördüğü bir oyun vardır. Adını eskiler 'nisyan' koymuşlar. Unutulmak, tarihin hafızasından silinmek gibi bir şey. Nedense zaman bu oyunu Türk coğrafyasında daha kolay oynuyor ve bizler de bu oyunu kolaylaştırırcasına bazen bir Kaşıkçı Elması'na ancak modern sanat mimarimizin temeline dökülen harcın içinde bir çakıl taşı muamelesini reva görüyoruz. Üstelik kırat terazimiz de yanlış tartıyor ve gerek kişileri, gerekse eserleri adamına göre değerlendiriyoruz.
İlk evlilik yıldönümlerinde babam elinde bir paketle geliyor eve. Annemin bir beklentisi yok, belki diyor yüzüktür, küpedir, kolyedir, öyle bir şeydir. Ama bir takı için fazla büyük kutu. Hemen oracıkta açıyor paketi. Hemen oracık dediği yer neresi bilmiyorum, ama annem anlatırken öyle anlatıyor; “Hemen oracıkta açtım paketi” diyor, içinden tek bir kristal çay bardağı çıkıyor paketin. Gülüyor annem. “Kaşıkçı elması çıksa kutudan böyle sevinmezdim” diyor.
O yıl sadece o çay bardağıyla çay içiyorlar. Bir yere gitmele ri gerektiğinde, yanlarında götürüyorlar bardaklarım. Misafirlikte çay içecekleri zaman bardağı çıkartıp, “Bize şuna koyuverelim” diyorlar usulca. Bir iki dalga geçen, “Deli misiniz, siz?” diyen çıkmıyor değil akrabalar, eş dost arasından ama işin ciddiyetini anlayıp kabul ediyor insanlar zamanla Bir zamanlar alaya aldıkları şey zamanla hürmete dönüşüyor.
İngilizler İstanbul'u işgal ettiklerinde kütüphanelerimizde ki tüm tarih kitaplarını yakıp yıkmıştı. Ama dünyanın en değerli elması olan, Kaşıkçı Elmas'ına hiç dokunmamışlardı. Onlar tarihin elmastan daha değerli olduğunu biliyorlardı da ona göre davrandılar.
“Şu yalan dünyadaki en büyük servet sizi koşulsuzca ve olduğu gibi sevecek ve kabul edecek birilerinin hayatınızda olmasıdır. Bu kişileri kırmayın, küstürmeyin, Kaşıkçı Elması gibi eşsiz olduklarını hissettirin.
Çünkü olgun sevgi, samimiyet ve güven herşeydir, gerisi boş..." 💛
Dindar cumhurbaşkanımızın eşi, first leydimiz, Dolmabahçe Sarayı'nı gezerken, padişahlann kullandığı koltuk, sehpa gibi 35 parça tarihi eseri beğendi, fotoğraflarını çektirdi, Çankaya Köşkü'ne gönderilmelerini istedi. Hır çıkh. "Orası mobilya mağazası değil, müze" denildi. "İyi ki Topkapı'yı gezmedi, Kaşıkçı Elması'nı da isteyebilirdi" denildi. First leydimiz kınldı, küstü. E hak1ı tabii... Hakikaten yaranılmıyor bu millete yani... Tarihi eserlerin transferinden vazgeçildi.
_Ülkemizde yaşanan maddi ve manevi krizin nedeni, akıl dışı metafizik dini inancın, politik alana taşınmasıdır.
_Hiçbir ülke şu 20 yılda yapılanlara dayanamaz ki zaten Türkiye de dayanamadı. Kafede çay içmek, yumurta ve peynir lüks oldu.
_İmam hatipte alınan eğitimle yönetilen ülke nasıl olması gerekiyorsa öyleyiz.
_Rasyonel olması gereken bir
Şu an kara borsada olan bu kitap elinizde varsa şanslısınız demektir. Hele okuduysanız daha da şanslısınız demektir. Okuyup üstüne değerlendirmeyi de okursanız künefe üstü dondurma yediniz demektir. 😊
Esra Kahya 'nın kaleminden dökülen güllerin oluşturduğu yayımlanmış ilk roman. Kitap Osmangazi Belediyesi tarafından düzenlenen yarışmada 2021 Ahmet Hamdi Tanpınar Roman Ödülü'ne layık görülmüş. Eseri okuyunca hak edilmiş bir ödül olduğunu, su götürmez bir gerçek olarak doğrudan kabulleniyorsunuz . Ama bir şikayet, bir rica veya bir
Esra Kahya 'nın kaleminden dökülen güllerin oluşturduğu yayımlanmış ilk roman. Kitap Osmangazi Belediyesi tarafından düzenlenen yarışmada 2021 Ahmet Hamdi Tanpınar Roman Ödülü'ne layık görülmüş. Eseri okuyunca hak edilmiş bir ödül olduğunu, su götürmez bir gerçek olarak doğrudan kabulleniyorsunuz . Ama bir şikayet, bir rica veya bir
"Ama güven gitti mi bir daha kolay kolay yerine gelmezdi. Karı koca arasında yitip giden güvenin boşluğunu, kaşıkçı elması da olsa doldurmaya yetmezdi."