Rüya hünerli bir sihirbazdır, varlıkların boyutlarını ve birbirlerine olan uzaklıklarını değiştirir, ya yana uyuyan kişileri ayırır, birbirine uzaktaki kişileri kavuşturur
Pazar günleri, hayatın intikam günleri. Neşeli başlasın ve öyle geçsin diye gayret edildikçe insanı koyu bir yalnızlığa, anlaşılmaz bir kedere iten günler.
Giz, en çok paylaşılan, en sıradan olan, en çok yinelenen ve herkese özgü olan şeylerdir: beden ve onun gereksemeleri, hastalıklar, saplantılar, kabızlık örneğin yada adet günleri.
F. ile son karşılaşmalarından bu yana o organı düşünüyor: gözü; ruhun penceresini; yüzün güzellik merkezini; bir bireyin kimliğinin yoğunlaştığı noktayı; ama aynı zamanda sürekli olarak temizlenmesi, ıslak tutulması, içinde bir miktar tuz bulunan özel bir sıvıyla bakımının yapılması gereken bir görme aygıtı olan o organı.
Bir de, fırsat bulsalar, kendilerini kuşkusuz felsefeye, tarihe, Fransızca eğitimine verecek, ama daha iyisini bulamadıkları için, neredeyse umutsuzluk içinde bizde çalışmak için başvuranlar var.
Tanrı sen ne kadar güzelsin
Bir hiç olarak
Ormansın belki bilmiyorum
Belki ormanda bir ağaçsın şuncacık
Bir Pazartesi günüsün
insanları dupduru edemeyen
Bütün karayollarında ve demiryollarında
Gider gelirim bütün dünyada
Ama biliyorum Kırşehir’de mezarsın
Bir kilisesin Kapadokya da
Söz gelini yumurtada zarsın
Ustasın sabahları yapmada
En katı yoklukları koyarak insanın içine
Akşamüstlerinde biraz gaddarsın
Sular ve zamanlar kararırken
Ne yapalım
Bari bağışlayalım birbirimizi
Hintliler politikayı daima aşağı bir meşguliyet saymışlardır. Şayet, derler, bir hükümet lazımsa ve bunu kurmak isteyenler de varsa yapsınlar, bir angaryadan daha kurtulmuş oluruz. Hintli ruh aleminde yaşar ve ebediliğin yolunu arar.
Tüm büyük keyif ve sevinçler, insanın kendini onlarla kıyaslayarak üstün göreceği Kişiler olmasına bağlıdır. Hiçbir şey kibrin tatmininden önemli değildir ve hiçbir yara insanın canını kibrin yaralanması kadar yakmaz.
..sıradan insanlar ise, her türden uzman karşısında derin bir saygı duyar. Profesyonellerin aslında yaptıkları işi değil sağladıkları kazancı sevdiklerini bilmezler.
Onun yanında birtakım hastalardan, iyileşemeyip ölenlerden ya da hastalık atlatan birilerinden söz edilecek oldu mu özellikle de kendisininkine benzeyen bir hastalık söz konusuysa, heyecanını gizlemeye çalışarak kulak kesiliyor, sorular sorup öğrendiklerini kendi durumuyla karşılaştırıyordu.