"O sıralar asıl istediğim," dedi yumuşak sesle, "bir tür halı olmaktı; yollardaki o çok nefret ettiğin çamurlarla sivri taşlar ayaklarını incitmesin diye kendimi üstünde yürüyebileceğin bir halıya dönüştürmek. Bundan öte olumlu bir yanı, bir bencilliği yoktu isteğimin. Yalnızca kendimi zamanla bir sihirli halıya dönüştürmeyi ve seni alıp görmek istediğin bütün o diyarlara uçurmayı hayal ediyordum."
O konuşurken kadın, bir şey içiyormuşçasına başını kaldırdı. Bağrındaki o acayip yaratık kedi gibi gırıldamaya başladı...
Adam, "Senin dünyadaki herkesten daha yalnız olduğunu hissediyordum," diye konuşmasını sürdürdü. "Gene de, dünyada sahiden, tamamen yaşayan tek insan senmişsin gibime geliyordu. Yanlış zamanda doğmuştun sanki," diye mırıldandı, eldiveni okşayarak. "Alın yazısı."
Aman Yarabbi! Ne yapmıştı? Hangi akla uymuştu da mutluluğunu böyle yabana atmıştı? Dünyada onu anlamış olan tek adam buydu. Çok mu geçti artık? İş işten geçmiş olabilir miydi?
(...)
Kadın gitmişti. Adam orada kalakaldı, yıldırım çarpmışçasına, anlatımsız bir şaşkınlık içinde..."
Sayfa 45 - Can Yayınları, Bir Salatalık Turşusu adlı hikayedenKitabı okudu
"Keşke," dedi alçak, dertli bir sesle, "keşke zehir içseydim de ölmek üzere olsaydım – şimdi, buracıkta!"
(...)
"Ama neden böyle diyorsun? Ben hayatta böyle bir şey söyleyemem."
Adam hafif, iniltimsi bir ses çıkardı, onun elini tutup yanağına bastırdı.
"Seni çok fazla seveceğimi biliyorum da ondan – hesapsızcasına çok seveceğimi. Müthiş acı çekeceğimi de biliyorum Vera; çünkü sen beni asla, dünyada sevmeyeceksin."
Sayfa 40 - Can Yayınları, Bir Salatalık Turşusu adlı hikayedenKitabı okudu