Günaydın, kahvaltımı yaptım. Kahvaltı dediysem benim ki o süslü olanlardan değil. Artık geceleri ayakta kalamıyorum, sabah ezanıyla başlıyor benim mesai, kahvaltıya gelirsek balkonda kuşlar öterken bomboş bir bakışla tükettiğim tekel sigarası.
Sosyal medyada hep görüyordum”sabah saatleri ders çalışmak için en verimli saat” diye buna katılmıyorum. Sabahlar kendini sorguya çekmek için en verimli saat bana kalırsa, bir de bunun uykuya dalarken ki versiyonu var “ keşke öyle demeyip şöyle deseydim” tarzında o sorgulama sayılmaz. Hazır cevap olmamanın bedeli gibi o daha çok.
/Gökhan Ben
Yalıtılmış ampirizmin sonuçlarının alışılageldik verimsizliğine ilişkin son bir açıklama daha vardır ki bu en iyi şekilde, bir soru olarak ortaya konabilir: Doğru fakat önemsiz olanla, önemli fakat muhakkak doğru olmayan arasında kaçınılmaz bir gerilim mi vardır? Ya da daha iyisi şöyle soralım: Sosyal bilimlerde çalışanlar ne tür bir doğrulama
Tat Wood
İncelemenin sonunda söyleyeceğimi baştan söyleyeyim. Yazarların giriş kısmında yazdıkları önemli konular, seçici ve objektif davrandık diye yazdıkları bölüme asla katılmıyorum ve öyle olduklarını düşünmüyorum. Çünkü tamamen evrimci ve yanlı bir dille yazılmış sanki Darwin okuyor gibi oldum.
Dakikalar içinde serisinin okuduğum sekizinci kitabı oldu. Açıkça söyleyebilirim ki maalesef hiç beğenmedim kitap tamamen batılı, amerikancı, oryantalist bir gözle ve Darwinist, evrimci çerçeve ile yazılmış yanlı bir dil ve üslubu vardı. Ana bölümleri kronolojik olsa dahi bölümler içerisinde ki olaylar karmakarışık yazılmış ve neye göre önemli olduğunu sorgulatıyor bir bütünlük yoktu gerçekten okumayı güçleştirici bütün etmenler bir arada bulunmuş gibiydi okuduğum mevcut 8 kitap içerisinde en beğenmediğim, tarih okumayı sevdiğim hâlde beğenmeyip, sevmediğim içine giremediğim bir kitap oldu kitapları yarım bırakmayı sevsem neredeyse yarım bırakabilirdim o derece sıkan ve bunaltıcı bir kitap olup özet olmasına rağmen daha tatminkar olabilirdi, aşırı yüzeysel kalmış. Batı Merkezli bir tarih görüşü, yazımı nasıl olur diyenler bu kitaba bakıp fikir edinebilir yanlı tutumu nedeniyle fiyasko... 1/10
İnsan ve ben iki sevgiliyiz, O bana can atar, ben onsuz yapamam, Ama ne yazık! Aramıza o girdi. Bize acı getiren o rakip, O acımasız ve tutkulu, Boş bir çekiciliği var,
Adı: Madde.
Nereye gitsek peşimizde, Ve gözünü diker durur gözcü gibi, Sevgilimi huzursuz ederek.
Sevgilimi arar dururum ormanda, Ağaçların altında, göllerde, Onu bulamam; çünkü madde. Onun ruhunu alıp gürültülü şehre götürmüş, Ve onu sallanan tahtına oturtmuş, Metal zenginliklerin. Halil Cibran
Halil Cibran'a Cevap;
Maddeler yüzünden ne sevgiler yitirdik be üstadım. Nice aşklar öldü ülkemizde belki de dünyanın en çok aşk mezarlıkları bizde bulunur. Hep derler ya herkes öldürür sevdiğini ben buna katılmıyorum herkes öldürür sevgisini çünkü sevdiğine kıyamaz ben kitapların içinden biliyorum bunları, sadece kitaplarda değil günlüklerde de vardır o yüzden; kaç duygu intihar eder hergün mürekkebe atlayıp, kaç aşk kalemin ucuna asar kendini ben bilirim. Mezarlıklarla dolu kalplerimiz,çekmecelerimiz....
Ali :)
"İnsanlar tek başına olmanın, sizi yalnız yaptığını düşünür. ben buna katılmıyorum. çevrenizin yanlış insanlarla dolu olması dünyadaki en büyük yalnızlıktır."
- Jean-Paul Sartre