Kişi odur ki dünya malından ihtiyacı kadarını alıp fazlasını yoksullara dağıta. Tevazuyu şereften daha fazla seve. Ilim istemekten bıkmaya. Başkalarının ihtiyaçlarını gidermeyi küçük görmeye. Başkasındaki iyilikleri büyütüp kendi iyiliğini hiçe saya.
Sayfa 177
O bir cevherdi, işlemeye sarraf gerekiyordu.
Sayfa 177
Reklam
Lale Soğanının Gizemi: Aslında Hafız Çelebi'nin bütün sermayesi işte bu eğir kökü yiyerek beslenen kaplumbağalar idi. Kimse bilmezdi ama Çelebi güz mevsimi geldiğinde, lale soğanlarını toprağa gömmeden evvel bu kaplumbağaları toplar, iki gece tahta kasalar içinde bekletir, bu sırada kasaların zeminine değişik renklerde toprak boya yığar, boyalarına arasına nane ve fesleğen unu karıştırıp kaplumbağaların onunla beslenmesini sağlar, sonra onları boş kasalara alıp iki gün aç bırakır bu seferde önlerine yiyecek olarak lale soğanlarını koyardı...Kaplumbağalara hangi renk toprak yedirirse ısırılan lale soğanı o renkte çiçek açıyordu...
"Meğer ne kadar vefasızmışsın! Bunca yıl geçti aradan, ne bir haber, ne bir mektup?!" " Ey sevgisi kalbimde yer eden selvi boylu!.. Senin yüzünü görme bahtiyarlığından ben mahrum iken, o şerefi postacıya mı bağışlasaydım?!.."
Bizim onlara medeniyet öğretmek isteğimiz belki de onları kendimize benzetme arzusundan başka birşey değildi.
"Ne kadar çok şey bildiğin efendim!.." "Bilmek mi çocuğum!.. Hıh!.. Bilmediklerimi ayaklarımın adına koysam başım göğe değerdi. Unutma, cehaletten daha dermansız dert yoktur!
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.