(Öfkeli) Ben de, ben de kendi düşünceme katılmıyorum. Çünkü bir değil, iki tane beynim var. Evet Gilles!
İki beyin. Biri modern, diğeri ilkel. Modern olanı özgürlüğe saygı duyuyor, hoşgörüye bayılıyor; öylesine incelikli, öylesine anlayışlı ki; ama ilkel olanı seni yalnızca kendine istiyor, paylaşmayı reddediyor. Kimin aradığı belli olamayan her telefonda sıçrıyor , açıklaması olmayan bir yemek faturası gördüğünde kuruntuya kapılıyor. En ufak bir parfüm değişikliğinde karalar bağlıyor, yeniden spora başladığında ya da yeni giysiler aldığında kaygılanıyor. Gülümsemenden kuşkulanıyor, geceleri sen rüya gördüğünde bir kadının seni öptüğünü, iki kolun boynuna dolandığını, altında iki bacağın açıldığını düşünüp bir cinayet tasarlıyor. Sarı delici bakışları olan, her zaman pusuda, asla sakinleşmeyen biçimde yuvalanmış bir sürüngen bu. Bu, ben'im Gilles, bu da ben'im! Hızlandırılmış kursa gitsem de, iki bin beş yüz yıllık köklü bir eğitim görmüş olsam da, sen aşkın o hayvansı, o ilkel yanını benden söküp atamazsın.
"Hayattan tam mânâsıyla istifade etmek isteyenlerin çalışmalarına sabit bir dikkat ve daimi bir çaba eşlik etmelidir. Çalışmalarınıza dikkatinizin yalnızca yarısını verirseniz, sarf edeceğiniz vakit iki misli fazla olur."
Sir John Lubbock
Özellikle kavgamız bizzat şehvete değil, şehvetin ahlâk ve vicdana ters olan aşırılığına ve tabii olmayan temayüllerine karşıdır. Aşk ne ayıplanır ne övülür, ne çirkin ve ne de güzel bulunur. Ne Hıristiyanların itikadı gibi günahkâr bedenimizin şeytani bir aldatmacasıdır ve ne de Eski Yunanlıların zannettiği gibi güzelliğin muhteşem bir numunesi olan insan bedeninin en güzel fiilidir. Hayır, aşk sadece doğal bir fiildir. İnsan ırkının sonsuza kadar devamına hizmet eden ezeli kanunun tabii bir tezahürüdür. Yapılış ve uygulanışında büyüleyici bir cazibeye sahip özel bir zevk ona yoldaşlık eder. Dolayısıyla, şehvete esir olmak ne kadar ayıp ise mutlak bekârlık da o kadar ayıp, aynı derecede vazife bilmezliktir. Cinsel hayata ait olan ahlâk kanunu, doğal olmayan lezzetlerden kaçınmaktan ve şehevi fiillerin namuslu ve meşru bir dairede icrasından ibarettir.
Bir erkeğin, kültürce kendisine denk, üstelik konuşmaya, düşüncelerini anlatmaya susamış bir kadını uzun süre kaldıramayacağı, o dönemde henüz keşfedilmemiş bir gerçekti...