Beyza Nur Kavak

Alia yenileceğinin ilk alametlerini görebiliyor, temel sorunun ne olduğunu da çok iyi biliyordu. Bene Gesseritlerin tanımladığı bir sorundu bu: "Büyük bir halk kitlesinin küçük ama güçlü bir zümre tarafından yönetilmesi evrenimizde çok sık görülen bir durumdur. Bu büyük halk kitlesinin kendisini yönetenlere başkaldırmasına yol açacak belli başlı koşulları da biliyoruz... "Bir: Kendilerine lider bulmaları. Egemen iktidara yönelik, en çabuk alevlenen tehdit budur; liderleri daima kontrol altında tutulmalıdırlar. "İki: Halkın zincirlerinin farkına varması. Halk körleştirilmiş halde, sorgulamadan yaşamalıdır. "Üç: Halkın esaretten kurtulma umudu taşıması. Kurtulmalarının mümkün olduğunu akıllarından bile geçirmemeleri gerekir!"
Sayfa 148
Reklam
Hayat memat meseleleriyle ilgili karar vermesi gereken kişi ya kararını vermeli ya da sarkaç gibi bir uçtan diğerine savrulmayı kabullenmeliydi. Paul durağanlığın doğal olmayan şeylerin en tehlikelisi olduğunu söylerdi hep. Kalıcı olan tek şey değişkenlikti. Önemli olan tek şey değişimdi.
Sayfa 145
"Anlamsız değil," diye karşı çıktım. "En fazla şeyi cevap veremediğimiz sorulardan öğreniriz. Bunlar bizi düşünmeye sevk eder. Bir insana tüm cevapları verirsen elde ettiği tek şey bazı hakikatler olur. Ama ona bir soru verirsen kendi cevaplarını kendi arar." Battaniyemi yere serdim ve eski püskü tenekeci pelerinimi üstümü örtmek için katladım. "Böylece cevapları bulduğu zaman o cevaplara kıymet verir. Soru ne kadar zor olursa cevabı o kadar çok ararız. Aradıkça daha çok şey öğreniriz. İmkansız bir soru ise..." Bir şeyin farkına vararak cümlemi yarıda kestim. Elodin de aynen bunu yapmıştı. Sınıfta yaptığı her şey: oyunları, ipuçları, üstü kapalı bilmeceleri... Bunların hepsi bir nevi soruydu. Marten başını iki yana sallayarak oradan ayrıldı, fakat ben düşüncelere daldığım için bunu fark etmedim bile. Hep cevap istemiştim ve aksini düşünsem de Elodin bana onları vermeye çalışmıştı. Kötü niyetli bir esrarengizlik sandığım şey aslında hakikate doğru ısrarcı bir teşvikti. Elodin'in öğrettiklerinin kapsamı karşısında, anlayış kıtlığım karşısında, görüş eksikliğim karşısında afallamış olarak orada sessizce oturdum.
Sayfa 645Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Saatler sonra önümdeki sayfa hâlâ boştu. Hiddet ve hüsranla yumruğumu masaya öyle sert vurdum ki elim kanadı. İşte bir sır bu kadar ağırlaşabilir. Kanın mürekkepten daha kolay akmasını sağlayabilir.
Sayfa 578Kitabı okudu
"Unutma, her bilge adamın korktuğu üç şey vardır: fırtınalı bir deniz, aysız bir gece ve yumuşak başlı birinin öfkesi."
Sayfa 423Kitabı okudu
Reklam
Reklam