Haruki Murakami ‘nin “İmkansızın Şarkısı” adlı kitabında sıkça bahsedilmiş olan roman olarak karakter çizen kitap. Merak uyandırıp okumaya başladığım , bazen sıkıcı olduğu hissi çöküyor insana. Çünkü okuduğunuz kitap bir roman olmaktan çıkıp bir tıp, bir botanik, bir biyoloji kitabına dönüşebiliyor, hem de sayfalarca. 24 yaşında bir mühendis olan Hans Castorp' un, hasta kuzeni Joachim'i üç haftalığına ziyaret etmek için gittiği, alplerde yer alan bir uluslararası sanatoryumda başına gelenleri ve çevresindeki gelişmeleri anlatıyor.
Thomas Mann Hans Castrop ve Herr Semttembrini arasında ki felsefik atışmaların uyumu okuyucuya gözlemleme fırsatını veriyor . Zaman zaman durup okuyucuyla konuşan Thomas Mann etkili bir okuma deneyimi yaşatmıştır . Enteresan farklı bir şey var romanda kitabın belirli kısımları çok fazla içine çekip zamanı unutturuyor okuyucuya . Kimi zaman bilimsel terimler, fransızca dialoglar yorsa da güzel bilgiler vermektedir. İkinci cildin de son satırlarını bitirip kitabı kapattığınızda kendinizde bir boşluk, bir tuhaflık hissediyorsunuz. zamanla, hayatla, aşkla, ölümle, insanlarla ilgili birçok kavram uçuşuyor boşlukta. Hans Castorp’a bir yandan anlam veremezken bir yandan da onu çok iyi anladığınızı düşünüyorsunuz. Thomas Mann bir hayatı bir romana sığdırmaya çalışmış ama acele etmeden ve gayet sakin bir biçimde kesinlikle zaman ayrılıp ikinci kez okunmayı hak ediyor.
(Not :joachim'in öldüğü bölümde de duygu karmaşası yaşayabilirsiniz .)
Büyülü DağThomas Mann · Can Yayınları · 20191,224 okunma
Orhan Seyfi Orhon, Beş Hececi'lerin ağabeyi.
Kendimi bildim bileli şiir okumayı, şiir ile haşır neşir olmayı çok sevdim. Hele okuduğum şiir de hece ölçüsü ile yazılmış, arı bir Türkçe kullanılmış, lirizmin coşkusu ile bezenmiş ise... Ve Orhan Seyfi, bunu noksansız yapıyor, yapıyor diyorum zira dizeler hala diri hala canlı.
Kitap toplamda
Herhangi bir eserde intihar konusunu anlatmak, okura hissettirebilmek her zaman için zor olan bir anlatımdır. İntiharın somut gerçekliğinin tasviri bir yana, intihar sürecinde bir insanın içinde bulunmuş olduğu zihinsel bunalımlar ve mantıksızlıkların resmedilmesi her zaman için en zor olan anlatımlardan biridir. Birçok eser, birçok felsefi metin
Nietzsche’nin felsefesinin genel eğilimi çağının değerlerine karşı çıkıştır. Özellikle bu yönüyle #nietzsche bana göre mutlaka okunması gereken düşünürlerden biri. Ayrıca eserlerinin edebi nitelikte olması da keyifli bir okuma sunuyor. Zaten günümüzde en çok okunan düşünürlerden biri lakin çok da yanlış anlaşılıyor. Bunun en temel nedeni zaman
Kitap, meczupluk dairesinde dolaşan bir kalemin ucundan dökülen kısa öykülerden ibaret. Huzur ve dehşet iç içe. Neyse, bunlar mühim değil.
Düşünen bir zihnin itici gücü elbette arayıştır. Peki ya arayış, kendi başına bir çıkış noktası mıdır?
Arayış kendi zeminini, sebep-sonuç ilişkisi bağlamında tayin eder. Kaybetmek bir sebeptir mesela.
Yer yüzünde var olan her şey, varyasyona uğrar . Buna canlı yaşamından tutunda canlı yaşamını doğrudan veya dolaylı yoldan etkileyen kültürel ya da fizyolojik her şey dahildir. Bu durumu kültür bazında değerlendirecek olursak, geçmişte varlık veya düşünceleri sembolize eden kavramların zamanla değişime uğradığını, anlam bakımından her ne kadar
"Bence bu, her insanın katetmesi gereken bir yoldur; ne yitip gitmeyi, ne de Kaygı'ya boyun eğmeyi seçmeden kaygılı olmayı öğrenmek. Doğru bir biçimde kaygılı olmayı öğrenen kişi, nihai noktayı da öğrenmiş demektir."
"Korku ve Titreme" yayımlandıktan bir yıl sonra yayımlanan bu kitap, bir anlamda önceki kitabın tamamlayıcısı