Bana kalırsa, bu görünüş çok aldatıcıydı. Bana kalırsa, bana kalırsa... ne yazık hiç kalmadı bana. Benden önce davranıp ne olduğumu, aslında ne kadar bencillik ettiğimi suratıma haykırdılar. Oysa, hepsiyle tek tek ne kadar ilgiliydim. İnsanlar benim için soyut kavramlar değildi. Birlikte bulunduğum sırada onlar için ayrı ayrı birşeyler yapmak isteği ve bunun imkânsızlığı beni sarıyordu. Hangi birine yetişecektim? Hemen ortaya çıkmaya korkuyordum. Her biri, bir öncekinden o kadar farklı bir davranış istiyordu ki. Ben, gene hepsine yetişmeye hazırdım. Fakat, birinin yardımına koşmak, onun düşüncelerini paylaşmak bir öncekine ihanet olacaktı. Bu nedenle çekingen davranıyordum. Aslında her gördüğüm insana kapılıyordum. Hemen onun gibi olmak, ona bütün varlığımı sunmak ve onun bütün varlığını içime almak istiyordum.
Sayfa 227 - İletişim Sinan Yayınları Dördüncü Bölüm
D.D
Herkes özgür olmak istiyor sahi bu özgürlük neydi? kavramlar kişiden kişiye göre değişiyordu birilerinin özgürlük diye adlandırdığı şey bir başkası için esaret anlamına gelebiliyordu farz edelim herkes için aynı anlama gelsin bu yinede insanların doğru yolda olduklarını göstermeyebilirdi,insanların her zaman her yerde özgür olmaları bu dünyada imkansızdı çünkü dünyada her çeşit insan vardı iyisiyle, kötüsüyle.
Reklam
“Ne var ki, hayatın en önemsiz ayrıntıları açısından bakıldığında bile, insan, herkesin gözünde özdeş, isteyenin bir şartnameyi ya da vasiyetnameyi inceler gibi inceleyebileceği, maddi bir bütün teşkil etmez; sosyal kişiliğimiz, başkalarının düşüncesinin yarattığı bir şeydir. "Tanıdığımız birini görmek" diye adlandırdığımız basit eylem bile, kısmen zihinsel bir eylemdir! Baktığımız insanın dış görünüşünü, ona ilişkin bütün kavramlarımızla doldururuz ve gözümüzde canlandırdığımız bütün içinde, hiç şüphesiz bu kavramlar daha fazla yer tutar. Sonuçta yanakları öylesine kusursuz bir biçimde doldururlar, burun çizgisini öylesine şaşmaz bir kesinlikle izlerler, sesin tanısıyla, sanki saydam bir kılıfmışçasına, öyle bir uyumla bütünleşirler ki, bu çehreyi her gördüğümüzde, bu sesi her duyduğumuzda, karşımızda bulduğumuz, işittiğimiz şey, bu kavramlardır.”
192 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
“ OLAYLAR, OLAYLAR!”
Konu ve başlığa bakarsanız öykülerin içeriğini hemen verir. Öykülerdeki olaylar can alıcı, sarsıcı, resmen okuyucuya şiddet uyguluyor. Betimlemelerden çok “OLAYLAR” örgüsü ile yazdığı için tüm hikayeler sarıyor, sarmalıyor, tanıdıklar geliyor gözünüzün önüne kala kalıyorsunuz “OLAYLAR” karşısında. Seni, beni anlatıyor, bizi ve bizleri anlatıyor ama nasıl anlatıyor! Bireyden topluma, toplumdan bireye iniyor. Sihirli öyküler sunuyor.
Şermin Yaşar
Şermin Yaşar
etkisinden çıkamıyorum. Belkide psikoloji sevdiğim içindir ( bu arada okurken psikoloji ile ilgili kavramlar düşünülmesin ben alt yapısından bahsediyorum). Bizim coğrafyamızı bu kadar iyi analiz edebilen, insanları tahlil edebilen kaç yazarımız var ki?(
Şermin Yaşar
Şermin Yaşar
okumuş olanlar yorumlara yazar etiketleyebilir.) Bu kitabıda muhteşemdi. Şermin ve kitaplarla kalın Adieu sevgili okurlar.
Deli Tarla
Deli TarlaŞermin Yaşar · Doğan Kitap Yayınları · 20205,3bin okunma
192 syf.
·
Puan vermedi
Gitmek istemiyorsun yani? Gidemiyorum. Kürklü Venüs Leopold von Sacher Masoch. s.159. Leopold von Sacher 'in kendi hayatı üzerinden esinlenerek yazdığı Kürklü Venüs, acı ve haz arasındaki ilişkiyi, bu ilişkinin hangi boyuta ulaştığını gösteren, sevgi , sevgisizlik gibi kavramları sorgulayan bir metin. Sade, sadizmin isim babası ise
Kürklü Venüs
Kürklü VenüsLeopold von Sacher-Masoch · Ayrıntı Yayınları · 2019567 okunma
"Sonunda iyilik ve kötülük gibi kavramlar yalnızca altı kelimeyle, yani esasında bir kelime ile karşılanacak."
Reklam
Ailemin ötesindeki dünyada da yaşlılık sorunları ya da çocuklarına muhtaç olma gibi kavramlar yoktu. Gençlerin yaşlılara ayıracak zamanları hep vardı. Zaten, "zaman ayırma" diye ruhsuz deyimler de yoktu, ilişkiler kendiliğinden akardı. Yaşam süresi günümüze göre kısaydı. İnsanlar belirli bir yaşa geldiklerinde önce hastalanır, ardından hayata veda ederlerdi. Tıp onları daha uzun yaşatacak yöntemlere sahip olmadığından doğal ölünürdü. Dolayısıyla yaşlılar genellikle dinç insanlardı. Çevremde hiç bunama yoktu, Alzheimer zaten duyulmamıştı. Bazen filanca kişiye inme indi gibi şeyler duyduğum oldu, ama ite kaka yaşamaya zorlanmadıkları için zamanları dolunca hayatları sona ererdi. İstenmeyen yaşlı duyulmuş şey değildi, bu olguyla ilk kez Amerika'da karşılaştım.
Sayfa 64 - MetisKitabı okuyor
Akrabanın olmayışı makbuldur..
Akrabalık dereceleriyle ilgili tüm egemen kavramlar, aşılamayacak birer fizyolojik saçmalıktır.
Oysa kavramsız hakikat söz konusu olamaz ve insanlık doğası gereği birbirini kavramlar yoluyla anlamaya yönelir. İnsanlık ancak bilinçlerin bir arada oluşuyla, anlaşmasıyla mümkündür.
Etika Temel Kavramlar Dizini
Ebedi bir hakikati, bir başka deyişle bir ilişki bileşimini anlamamak, bunu bir buyrukmuş gibi yorumlamak için yeterlidir. Öyleyse bu ikinci tür göstergeler, birer buyurucu gösterge ya da vahiy etkisidir; bizi itaat ettirmekten başka bir anlamları yoktur. Teolojinin kesinlikle en büyük zararı da, itaat ve bilmenin doğaları arasındaki farkı göz ardı edip gizlemesi ve itaat ilkelerini bize bilgi modelleri olarak kabul ettirmiş olmasıdır.
Sayfa 80 - Norgunk YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Kur'ân'ın ibadet ve ubudiyet kavramları kapsayıcıdır. Bu kavramlar sadece dini ritüellerden ibaret değildir; kişinin diğer insanlarla nasıl ilişki kuracağı dâhil olmak üzere gündelik hayatındaki davranışlarını da düzenler. - Sadık bir Müslüman, her hâl ve hareketiyle Allah'ı (cc) razı etmeye gayret eder- Kur'ân'ın ibadet kavramı hayatın sadece ritüellerden ibaret olan yönüne değil, her bir veçhesine yüksek bir gaye ve derin bir anlam yükler. Böylece insanları en yüksek ahlâkî ve manevî zirveye ulaşmaya teşvik eder.
Daha iyi bir insan olduğumu iddia edecek cesaretim yok elbette , ama daha mutlu bir insan olduğumu biliyorum , çünkü o buz gibi donuk hayatım için bir anlam buldum , yaşamın kendisinden başka bir sözcükle açıklayamayacağım bir anlam . Ait olduğum kesimin normlarını ve kalıplarını boş bulduğum için artık ne kendimden ne de başkalarından utanıyorum. Onur ,suç,günah gibi kavramlar bir anda soğuk ,metalsi bir tımı kazandı , bunları dehşete kapılmadan telaffuz edemiyorum artık. O gece ilk kez böylesine büyülenmişçesine hissettiğim o güçten beslenerek yaşıyorum. Beni nereye sürüklediğini sorgulamıyorum : Belki başkalarının günah diye adlandırdığı bir başka uçuruma , belki de yüceliklere sürükleyecek . Bunu bilmiyorum, bilmek de istemiyorum. Çünkü sadece kendi kaderlerini bir gizem olarak yaşayabilenlerin gerçek anlamda yaşadıklarına inanıyorum . Ben yaşamı daha önce hiç bu denli arzuyla yaşamamıştım- bundan eminim - ve şimdi biliyorum ki , kendiyle ilgili durumlar karşısında kayıtsızlaşan herkes (tek çare olarak) bir suç işleyecektir . Kendi kendimi anlamaya başladığımdan beri diğer pek çok şeyi de anlıyorum: Açlıkla bir vitrini seyreden birinin bakışları beni kahreder , bir köpeğin neşeyle sıçrayışı büyüleyebilir .
Temel Kavramlar
(Gerilim) Freud ve Jung gibi sullivan da kişiliği, bir enerji sistemi olarak görüyordu. Enerji gerilim (eylem potansiyeli) veya eylemlerin kendisi (enerji dönüşümleri) olarak var olabilmektedir.
Sayfa 146 - Nobel YayınlarıKitabı okuyor
Suç, ceza, adalet, nefret, ihtiras gibi insana özgü kavramlar ile savaşlar, katliamlar, cinayetler, boyun eğmeler ve isyanlar gibi insana özgü eylemler arasında gidip gelirken, İbrahim'den Nuh'a, Adem ile Havva'dan Eyüb'e, Lilith'e kadar bütün kadim şahsiyetler de beklenmedik anlarda ve yerlerde karşımıza çıkıp insanlık panoramasını tamamlıyorlar.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.