Sormuş olsalardı içerleyip şöyle derdim muhtemelen: Mutluluk yaratan doğ­ru kimyasalları üretemeyen arızalı bir beynim varsa şayet, böyle so­ rular sormanın ne anlamı var ki? Zalimlik değil mi bu? Bunamadan mustarip olan bir hastaya anahtarlarını nerede bıraktığını niye hatır­ layamadığını sormazsınız. Aptalca bir soru bu. Tıp fakültesine git­mediniz mi siz?
Ey kalbim! Sen yeter ki böyle çocuk gibi saf, temiz kal; inan, göreceğin çok ama çok mutluluk var. Kaybolan değerlerin geride kaldığı, unutulmaz anıların bizi beklediği nice kapılar var.
Reklam
Bir günün ışıltısında uyanıyorum, yine yeniden, tekrar! Acı üstüne acı... dehşet üstüne dehşet. Serpilen kan damlalarında delilik vehmine işaret. İşkence günlerinin bana olan hediyesi, günlere aciz ve isteksiz uyanmak. İlk başlarda tamamıyla güçsüzleştirilmeye çalışılan kolum, artık yok!.. Üzerine mütemadiyen inen darbeler önce işlevini yitirmesine, ardından kangren olmasına sebep verdi! Lanet olası gardiyanlar, bir çocuk gibi ağlattılar beni. Ölmek istedim yalnızca. Tüm vücudumu hareketsiz hâle getirerek indirdikleri darbeler, bir öfke ve intikamın bedeli değildi! Arzu ve ihtiraslarına yenik düşmekte değildi! Satılmış ruhların ahlaksızlığıydı elbet! Kopan yaprakların kaybolan yeşilleri gibi... içime sinmiyor yaşamak. Sağlamlığını, direncini ve kendisini yitirdiğim uzvumu yerinde göremeyince!.. Tekerrür eden her günkü dehşet, korkudan beynimi yiyerek bitirmekte. Hâlâ geceleri ağlayarak uyanıyorum, artık mutlu bir uyku, mutluluk saçan bir gün ışıltısı yok! Attığım her adımda fiziksel ve ruhsal çöküntü yaşıyorum!..
Sayfa 35
(...) mutluluk sonsuza dek süren, saklanabilen bir şey değil ki, bir an bulutların arasından çıkıp yeniden kaybolan güneş gibi... Hepsi bu...
Bu hayatta geçici olan tek şeyin mutluluk olduğunun bilincindeydi.
Kimim ben gerçekten? Ben kimim? Neden böyle giyiniyorum? Saçlarımı neden böyle tarıyorum? Neredeyse her öğlen aynı mönüyü yemek benim tercihim mi? Bu işe isteyerek mi başladım? Kaç yıldır bu ofiste,bu masada,önümde açık duran dosyalara ve bilgisayar ekranına bakıp duruyorum? Cep telefonumda yer açmak için albümde duran fotoğraflara bakarken hangilerini sileceğime nasıl karar veriyorum? Sabahları metroda sekiz vagonlu araca denk geldiğinde veya kalabalık durakta beklerken tam da benim önüme yanaşan boş metrobüsü gördüğümde yaşadığım mutluluk hayatımı sürdürmeye yeter mi?
Reklam
Suyun içinde sallanır gibi geçirdim geceyi. Dışarda istasyonların sesle­ri, yol kıyısındaki evlerin ışıkları, sabaha doğru görünüp görü­nüp kaybolan deniz parçaları, bahçeler; çarşafların temizliği, serinliği... Kimi zaman küçük ayrıntılar birleşip yeni bir tat oluşturuyorlar, daha önce bilmediğiniz bir tat. Mutluluk dedik­leri bu kadar mı acaba? Bu kadarsa da yeter, yalnız sınırları bi­ linmeli. Boğaz Köprüsü, arabayla geçerken, güzelliğiyle çarptı. Bir düş bağlantısı gibi incecik, kırılgan. Gereksizliği, lüksü, uğruna verilen savaş bile unutulabiliyor. Biraz daha 'az güzel' olsaydı, böylesine kin duymazdım!
Hangimiz değil ki?
Bu hayatta geçici olan tek şeyin mutluluk olduğunun bilincindeydi....
Sayfa 272 - Doğan KitapKitabı okudu
Schiller'in dediği gibi, hepimiz Arkadia'da doğduk: Yani dünyaya mutluluk ve haz isteğiyle dolu geliriz ve bunları gerçeklestirmeye yönelik budalaca umudu besleriz. Ancak genellikle kader hemen gelir ve bizi acımasızca yakalar, hiçbir şeyin bizim değil, onun olduğunu, sadece tüm varlığımızın ve servetimizin, eşimizin, çocuğumuzun değil kolumuzun, bacağımızın, gözümüzün, kulağımızın, hatta yüzümüzün ortasındaki burnumuzun üzerinde bile tartışılmaz bir hakka sahip olduğunu bize öğretir. Ama yine de bir süre sonra deneyim gelir, mutluluğun ve hazzın yalnızca uzaktan görünen, yaklaşıldığında kaybolan bir serap olduğu, buna karşın dertlerin ve acıların gerçeklikleri olduğu, kendilerini doğrudan temsil ettikleri ve ne hayale ne de beklentiye gerek duydukları anlayışını da beraberinde getirir. Bu ders sonuç verirse , mutluluğun ve hazzın peşinden koşmaya son verir, daha çok, acı ve dertlerin yolunu olabildiğince kapamaya bakarız. O zaman dünyanın sunabileceği en iyi şeyin acısız, dingin çekilebilir bir yaşam olduğunu öğrenir onu daha güvenli yaşamak adına isteklerimizi buna göre sınırlarız. Çünkü çok mutsuz olmamanın en güvenilir yolu, çok mutlu olmayı istememektir.
Sayfa 155Kitabı okudu
Daha mutlu olmak için bilinçli bir çaba sarf etmek sahiden işe yarıyor muydu?7 Hemen bugün, hemen şimdi hayatınızın daha büyük bölümünü kasıtlı bir mutluluk arayışı­na vakfedecek olsanız, bundan bir hafta ya da bir yıl sonra sahiden daha mutlu mu olacaktınız?
391 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.