26 Ekim akşamı, Prens Aleksandr kumandasındaki Sırp ordusu tek kurşun atmadan ve tek kurşun atılmadan törenle, Sırp bayraklarıyla Üsküp’e girdi. Üsküplü şair Yahya Kemal’in deyimiyle “Sultan Murad Han yadigârı” olan Üsküp tek kurşun sıkılmadan, tek kişilik direniş olmadan Sırplara teslim olmuştu. Sultan Murad’ın şehri Üsküp Şair Yahya Kemal Üsküplüydü. Çocukluğu Üsküp’te geçmiş, Osmanlı Üsküp’ünden çok etkilenmişti. Üsküp Türkler için Yahya Kemal’in deyişiyle “Kayıp Şehir”dir artık: Üsküp ki Yıldırım Bâyezid Han diyarıdır Evlad-ı Fatihan’a onun yadigârıdır Firuze kubbelerle bizim şehrimizdi o Yalnız bizimdi, çehre ve ruhuyla bizdi o Üsküp ki Şar dağında devamıydı Bursa’nın Bir lale bahçesiydi dökülmüş kanın Vaktiyle öz vatanda bizimken, bugün niçin? Üsküp bizim değil? Bunu duydum için için Kalbimde bir hayali kalıp kaybolan şehir Ayrılmanın bıraktığı hicran derindedir.
Şu kaybolan Osmanlı Afrikası, belki hiçbir zaman bizim olmamıştı. Şu Osmanlı Avrupası, belki çoktan beri artık bizim sayılamazdı. Girit, Şarki Rumeli, Tuna eyaletleri olan Bosna- Hersek, demek ki çoktan bizim için artık tarihe karışmıştı. Ya Asya Türkiyesi?... Fakat onun üstünde de Türk, Arap, Kürt, Ermeni gibi ayrılıklar yokmuydu? Bütün şu Arabistana biz, nasıl «bizim!» diyebilirdik ki, oralarda, asırlardan beri is- raf edilen kanımızdan başka bizim olan hiçbir şey yoktu. Hele padişah, hele saray! Bu fırtınalar içinde o, yanmadan, yıkılmadan bile bir sabun köpüğü gibi sönmüş, gitmişti. Ya Anadolu?... Devletin bütün toprakları içinde belki tek temel olan, fakat bu devleti idare edenlerin hiç bilmedikleri, hiç benimsemedikleri bir yer varsa, o da Anadoluydu. Hatta benim büyüdüğüm sınır şehrinde bile Anadoluyu, yalnız Anadolunun gönderdiği askerlerden tanırlardı. Bu askerler sehir sokaklarının alışamadıkları kalabalığına karışmaktan korkarak, mahcup, ürkek, cuma günleri büyük camilerin avlularına dolarlardı. Ortalığı yaygaraya boğan kebapçıların, börekçilerin sesleri arasından: - Dördüncü ordudan vâmı? (var mı), Sivaslı vâmı? Angaralı vâmı? diye bağıra bağıra hemşeri ararlardı. Biz çocuklar onların etrafını alır eğlenirdik. Gülüşürdük. Rumelinde, Ana-dolu deyince akla, daima bu ürkek askerlerle, kıltık, fakirlik eşkıyalık gelirdi...
Reklam
224 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 10 days
Beş şehir, İstanbul, Ankara, Konya, Erzurum ve Bursa şehirlerinin Tanpınar’da bıraktığı izlenimleri içeren, gezi-anı türünde yazılmış bir kitaptı. . Bu beş şehirin hepsi de Tanpınar’da iz bırakmış, yaşamının belli dönemlerini geçirdiği, aynı zamanda tarihsel olarak da önemi olan, o tarihi dokusunu ve gizemini kaybetmemiş şehirler. Tanpınar’ın
Beş Şehir
Beş ŞehirAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 201911.5k okunma
Bu şehrin halkı, Her yere çirkin, gri gökdelenler dikip Habire; Vakit darlığından yakınıp Bir oraya, bir buraya koşturuyorlardı. Ne renklerle, Ne de doğanın güzellikleriyle ilgileniyorlardı.
Günümüz şehir hayatının bi' özeti niteliğinde.
Beş Şehir in asıl konusu hayatımızda kaybolan şeylerin ardından duyulan üzüntü ile yeniye karşı beslenen iştiyaktır.
Önünü alamıyorum bu kör gidişlerin yollarda, Herkes bir yere gidiyor önünü alamıyorum, Çaresiz direniyorum bu dönüm noktalarında kimse elini uzatmıyor. Bir gürültülü yaşamağa gidiyor dünya Boşalan bir deniz gibi. Bu sesler ormanında kaybolan bir çağ bu. Nereye gitsem hep apartmanlar çıkıyor önüme, Alıp başımı duvarlara çarpıyor bu
Reklam
400 syf.
·
Not rated
·
Read in 11 days
Selam, selam Çarpıcı bir konu işlenmiş kapitalist işleyişini anlatan harika bir kitap ile geldim. Paylaştığım alıntı aslında tüm kitabı anlatıyor nitelikte “Özgürlüğü hayal etmişlerdi; etraflarına bakınıp bir şeyler öğrenme fırsatını; doğru düzgün ve temiz insanlar olmayı, çocuklarının büyüyüp güçlü insanlar olmasını. Şimdiyse bütün hayalleri yıkılmıştı; öyle bir şey olmayacaktı! Oynamış ve yenilmişlerdi. Yaşadıkları koca şehir ancak çöplerle dolu bir okyanus, balta girmemiş bir orman, çöl, mezar kadar kucak açmıştı onlara.” Litvanya’dan iş bulma ve az da dolsa konforlu bir yaşam umuduyla ayrılan Rudkus ailesinin dramı ve ABD’deki emekçi sınıfların içler acısı durumunu anlatılıyor kitapta. Şikago’ daki devasa et endüstrisi emekçileri kullanıp sonrada bir köşeye atıp sefalete mahkum etmesini konu alırken bir yandan da örgütsüz işçilerin girdiği cehenneme dönmüş yaşamları okuyoruz. İnsan aklının alamayacağı yokluk ve acıları betimlerken Amerikan Rüyası'nın ne pahasına yükseldiğini kaybolan yaşamlar üzerinden anlatan roman; işçilerin yaşam ve çalışma koşullarının dehşetini anlatırken et üretiminin insanlık dışı durumunu da gözler önüne seriyor. Savaşları, açlıkları, yoksullukları, cinayetleri, adaletsizliği, eşitsizliği bitirmek için direndiğimiz, direnirken yitirdiklerimizden ötürü durmadan kederlendiğimiz gün yani 1 Mayıs’ın önemininin büyüklüğünü bir kez daha yüzümüze vurarak anlatmış olan bu kitaba okumak İçin şans verin derim Herkese keyifli okumalar dilerim
Şikago Mezbahaları
Şikago MezbahalarıUpton Sinclair · Sel Yayıncılık · 2021917 okunma
224 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
Şehirler de mi konuşur?
Ahmet Hamdi Tanpınar, Türk Edebiyatı’nın vazgeçilmez isimlerinden biridir. Eserleriyle edebiyatımızda bir mihenk taşı oluşturmuştur. Öne çıkan en güçlü özelliği ise, ortaya koyduğu eserleriyle adeta dile ve kavramlara yeni bir boyut kazandırmasıdır. Kendi tabiri ile o, dilin kapısından içeri girmiştir. Sahip olduğu miras ile derin bir geçmişe
Beş Şehir
Beş ŞehirAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 201911.5k okunma
152 syf.
7/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 5 days
Tirende bir keman, kemanda bir hüzün..
Kitabı elime aldığımda vaktin nasıl geçtiğini anlayamadım bile.. Kitap ile beraber ben de şehir şehir gezdim. Gözümü bir İstanbul' da açtım bir Mersin, bir Adana. Bir hikâye bu fakat sanki ben yaşadım sanki olayları uzaktan seyreden bir seyirci. Babanın kaderi oğula geçti, trende bir keman uğruna feda oldu canları. Hüzünlüyüm. Kalbime dokundu , yüreğim sızladı. Anadolu'da yaşayan birçok insanın kaderi gözlerimin önünden geçti. Kaybolan hayatlar, unutulan gerçekler.. Hep dolu dizgin geçen yaşamlar.. Ne mutluluğa fazla bel bağlamalıyız ne hüzüne.. Ne de hiç bitmeyeceğini sandığımız aşka..
Tirende Bir Keman
Tirende Bir KemanMustafa Kutlu · Dergah Yayınları · 20153,932 okunma
Hisar az kalsın gidiyormuş!
Babası II. Murad'ın vefatından sonra ikinci kez tahta geçen genç Padişah Fatih Sultan Mehmed'in artık tek hedefi vardı: Konstantinopolis'i fethetmek... Bu amaç uğruna başkent Edirne'de uzun süreli hazırlıklara girişen Sultan Mehmed, şehre Karadeniz tarafından girebilecek yardımlara engel olmak adına 1452 yılında bir hisar inşa
Sayfa 150Kitabı okudu
802 öğeden 521 ile 530 arasındakiler gösteriliyor.