Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Her ikimiz de ölümü çok erken tanımışız,” dedi Breuer düşünceli bir biçimde, “ve her ikimiz de erken yaşlarda acı bir kayıp ya­ şamışız. Kendim için konuşacak olursam ben hâlâ bunu üzerimden atamadım. Ama sizinki, siz bu kaybmıza ne diyeceksiniz? Sizi koruyan bir babanızın olmaması nasıl bir şey?” “Beni koruyan mı yoksa bana baskı yapan mı? Bu bir kayıp mıydı acaba? Bundan emin değilim. Ya da şöyle demeli: Bu durum, çocuk için bir kayıp olarak görülebilir, ama adam için değil.” “Bunun anlamı?” diye sordu Breuer. “Bunun anlamı sırtımda babamı taşıma yükünü yaşamadım hiç, onun yargılarının ağırlığı boğazıma çökmedi, benim yaşama hedefim onun tutkularını gerçekleştirmek biçimini almadı. Babamın ölümü bir nimet, bir özgürlük olarak da görülebilir. Onun geçici arzuları asla benim yasam haline dönüşmedi. Kimsenin daha önce geçmediği kendi yolumu kendim keşfetmek üzere tek başma bırakıldım. Bir düşünün! Ben, Deccal, sahte inançlarla cinleri kovabilir, her başarım karşısında sitemle acı çeken bir vaiz-babayla yeni hakikatler arayabilir miydim? Tüm o yanılsamalara karşı yürüttü­ ğüm mücadeleyi kendi şahsına bir saldırı olarak görecek bir babayla?” “Ama”, diye araya girdi Breuer, “ona ihtiyacınız olduğunda sizi korumuş olsaydı, yine de Deccal olmak zorunda kalır mıydınız?”
“Bir insanı, diğerinden ayıran hususiyet nedir? Dış şartlar mı? Olamaz. Nedir o halde? Kazanç ve kayıp hakkındaki telakkisidir. Turgut da üniversite giriş imtihanını bin bir zorlukla kazanınca bu hayati sualle karşı karşıya kaldı: ne demekti bu? Kazanç mı, kayıp mı? Acele cevap verdi: ‘Kayıp' dedi. Ah! İşte burada hata etti. Neden bu kadar acele davrandı? Neden acısının biraz hafiflemesini bekleyip de biraz daha soğukkanlı olabileceği bir zamana kadar dayanamadı? Neden, neden? Bu vahim hükmü, ondan sonraki bütün harekâtına da tatbik etmek gibi ikinci elim hatayı da hemen yaptı. Koparıp atsaydı bütünlüğünü bozan bu acıklı tarafını da geri kalanı kurtarsaydı hiç olmazsa. Yapmadı. Kendini, rakipsiz saydığı konuların dışında, bir daha hiçbir zaman tecrübe etmemeyi ve kuvvetsiz olmayı uygun buldu. Tabii, mantıkî neticelere götürme oyunuda birdirbir ve lik gibi bir çocuk oyunu olarak mazide kaldı. İşte, düşüşü de bu anda başladı. Bu satırların yaratıcısı ve yakın arkadaşı, onun bu metamorfozuna şöylece tarih düşürdü: “Yıl bin dokuz yüz elli üç, baktı Turgut vaziyet güç; Mantık yardım etmedi hiç. Oldu tam bir eyyamgüder. Bana göre, oldu heder."
Sayfa 62
Reklam
Küçük bir çocuğa, Ya da yarı çocuk bir insana , Bir saatlik neşe verebilirsem eğer, Basit planım işledi demeye değer.
Hepsinin arkasında birer çocuk resmi vardı ve hepsinde aynı şey yazıyordu: Kayıp aranıyor."
Roman
"Yaşam kaybetmeyi öğrenmektir.Kaybetme maceramız daha ana karnından çıktığımızda başlar.Hiç emek harcamadan hüküm sürdüğümüz,dünyanın en güvenli,en yumuşak korunağını,ana rahmini kaybederiz önce.Bizden intikam almak için bekleyen dünya,sanki niye çıktın ordan dercesine,gözlerimizi yakan ışıkları,kulaklarımızı tırmalayan
karanlik çökmeden
Sanki seni çok eskiden beri taniyormusum gibi hissediyorum,Eddie. Ama birbirimizi nihayet buldugumuz şu an da bu aşkin ellerimizin arasindan kayip gitmesine izin veremeyiz. Çocuk değisimin yaklaştigini hissesiyor. Hayatta bazi riskleri almazsak ödeyeceğimiz bedel bazen çok daha büyük olabilir derken hakliydin. Bunu şimdı anliyorum. Onu terkediyorum. Bu gece gel , June.
Sayfa 362 - inkilap yayinlariKitabı okudu
Reklam
#psikoloji
Mesleki dilde , anne babanin kaybı "obje kaybi"( "obje" insanin iç dünyasının oluşumunda etkili bir rol oynamış olan kişidir) iken çocuğun kaybı "proje kaybı'dır. (Yaşamın yalnızca nedenini değil nasılını da ortaya koyan belli başlı, düzenleyici yaşam prensibinin kaybi) bu durum da çocuk kaybının katlanılmasi en güç kayıp olmasına, bazilarinin hiç bir zaman kendilerine gelememesine şaşırmamak gerekir
Sayfa 158 - Remzi kitabeviKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.