Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Eğitim
CELAL ŞENGÖR'DEN ÇOCUKLARI BİLGİLENDİRECEK VE MESLEK SEÇİMİNDE YÖNLENDİRECEK KİTAP ÖNERİLERİ • Jules Verne - Arzın Merkezine Seyahat • Jules Verne - Denizler Altında Yirmi Bin Fersah • Jules Verne - Esrarengiz Ada
Kirli bir savaşın ortasında temiz kalmak gerçekten zordur...
Reklam
Yok olmayı en çok istediğinizde nereye girersiniz? Savaşa girersiniz...
Bazen ise bir kişi tüm dünyaya bedel olur...
Bazen dünya, korkunç dişlerle kaplı çenesini kocaman açıp yüreğinizi yer...
Kürtler, ganin ganin! ... Siz pirinç yüzü gördünüz müydü? Dil bilmezler, sırtınızda keçi derisiyle geldinizdi Çukurovaya. Giydiğiniz sırf deriydi. Şimdi adam oldunuz. Mağaradan çıkıp evde oturdunuz. Daha ne istersiniz? Size yaptığım iyilikler gözünüze dizinize dursun. Nankörler."
Sayfa 33 - YKY, 12. baskı, Şubat 2009, İstanbul
180 syf.
·
Puan vermedi
Luan Starova’nın babaannesi Türk, babası Kait Starova Türkiye'nin ilk başbakanlarından Fethi Okyar'ın kuzenidir. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Tito’nun Yugoslavya’sında yaşayan insanların hayatları üzerinden yeniden kurulmaya çalışan düzene karşı bir çocuğun ağzından anlatılan hikayede insanların açlık, yoksulluk ve kıtlıkla keçileriyle baş etmeye çalışırken diğer yandan sistemin bu keçileri istememesi ve sonrasında yaşanan olayların anlatıldığı bir keçi direnişi denilebilir. Balkanlar’da sosyalizm rüzgârlarının estiği yılların sancılarını hem dramatik hem ironik bir dille aktardığı Keçiler Dönemi kitabıyla Luan Starova, 1997 yılında Fransa’da “En İyi Roman” ödülüne lâyık görülmüştü. Keyifli okunmalar..
Keçiler Dönemi
Keçiler DönemiLuan Starova · Dergah Yayınları · 2020187 okunma
Reklam
Bir kişinin yaptığı en iyi şeyler arasında, ona karşı iyi niyetli, ama eylemi için henüz hazır olmayanlar, hızla bir keçi ararlar boğazlamak için, bunun bir günah keçisi olduğu sanısıyla - ama erdem keçisidir o
Sayfa 143
Asırlar önce uzun seyahatlere çıkan denizciler karşılarına çıkan ıssız adalara birer çift domuz bırakırlardı veya bir çift keçi. Böylece ileride yapacakları ziyaretlerde bu adalar birer et cenneti haline gelmiş olacaktı. Bu adalar bakirdi. Bu adalar değişik kuş türlerine ev sahipliği yapıyordu ve bu kuşları yok edecek yırtıcı hayvanlar yoktu. Dünyanın başka hiç bir yerinde yaşamayan kuş türleriydi bunlar. Oradaki bitkiler, düşmanları olmadığı için dikensiz ve zehirsiz bir şekilde evrim geçirmişlerdi. Yırtıcı hayvan ve düşmanların bulunmadığı bu adalar birer cennetti. Denizciler bu adaları daha sonra ziyaret ettiklerinde karşılarına sadece keçi veya domuz sürüleri çıkıyordu. Denizciler buna “et tohumu ekmek” diyorlardı. Bu size bir şeyler çağrıştırıyor mu? Mesela Adem’le Havva hikayesini? Tanrı’nın ne zaman bir sürü barbekü sosu ile geleceğini hiç merak etmiyor musunuz?
Sayfa 147Kitabı okudu
"Buraya geldiğimizde yerlilerden ceketli tek adam göremezdin. Bir zı­bın, bir kuşak, belinde de bir bıçak... Keçi kılından çaşır giyenler zen­gin sayılırdı. Fakirler pamuktan çaşır giyerdi. Fakirin kuşağı küçük, zengininki büyük olurdu. Kuşağın arkasına sıcak tutsun diye bir keçe koyarlardı. Önde bir silahlık, meşinden. İçine sigarasını, bıçağını, malzemesini; varsa tabancasını mermisini koyardı. Bizim üzerimizde takım elbise, ceket, pantalorı vardı. Medeni bir in­san görünümündeydik. Giyimimiz, kuşamımız, yaşantımız, çalışma tarzımızla yerlilerden farklıydık. Hâlâ bir farklılık var aramızda. İzmir'den çalışmasını, üretmesini, yaşamasını görüp öğrendik. Yerli­ lerden bazıları hâlâ konuşur: ’Kahbe macurlar! Çalışıyor adamlar yahu! Herifler çalışmasını da bili­yor, dinlenmesini de!' derler önümüzden, arkamızdan."
Kalıyoruz bir süre böylece Ve artık pek konuşmuyoruz Sesler ve sözler çekip gidiyor nesnelerinden Derken kıyımıza çekiliyoruz biz de Bırakıp denizi ölüleriyle Keçi yollarından geçip dar sokaklara giriyoruz.
Sayfa 500 - YKY
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.