Bütün hayatı mutsuzluk üzerine kurulmuştur, söylediği her söz de alaydır: başka adamların sefaletinden beslenir. Tek bir sözle anlatmak gerekirse, kıskançlık diğer adamın geçmişteki, şimdiki ve gelecekteki mutluluğuna karşı duyulan kederdir; onların mutsuzluğundan duyulan coşkudur, başka insanların başına gelenlere duyulan merhametin tam karşıtıdır.
Çevrenin gözlerimizden silinmesi, önce bir eksilme hissi verir insana. Fakat o her şeyimizi varlığı ile doldurdukça
arttığımızı anlarız. O bir tek kazanç, bütün kayıplarımızı karşılar. Bir an gelir; her şeyi onunla değerlendirmeye başlarız. O bugün mutluysa yaşamak güzeldir. Kabımıza sığamayız şarkılar söylemek gelir içimizden. O kederliyse, gözlerimizde her şey kederdir artık. Bütün güzellikler bir bir yitirir anlamlarını. O anlarda ölümü düşünür de, yine ölmeyiz kurtulmamak için. Yanmaktır, tutuşmaktır sevmek ve yaşadıkça hiç sönmemektir.
Tonyukuk, yaptıklarını hatırlatarak, "Eğer bir milletin kağanı hiçbir işe yaramazsa, bu insanlar için bir kederdir" dedi (Kliashtornyi 2003, 472 [çev. N.K.]).
Şehir dediğiniz kendinizdir aslında,
Yazdığınızı sanırsınız belki de!
Dönüp yazdıklarınızla yüzleştiğinizde,
Fark edersiniz ki okuyamamışsınız aslında şehri…