Şükrü Erbaş
Hatice, dedim. Ben Leyla'yım, dedi. Ürperdim. Yol kayboldu. Ay sustu. Rüzgâr bütün yapraklardan çekildi. Yalnızlık işte, dedim. Yok, dedi, sevmek arzusu. Bir tek ölüler yalnızdır. Bir daha ürperdim. Gülümsedi. Su gülümsedi. Kedi kalbime yürüdü. İnsanlar, dedim, konuşmuyor, dinlemiyor Herkes bir top pıtrak ötekinin ağzında. Korku dedi. Bilmek korkusu Anlamak korkusu. Yaşamak korkusu. Hatice dedim. Benim, dedi.⠀ Ürperdim. Ölüm yok, dedim. Yok, dedi. Yalnızlık bile yok. Bir tuhaf ayrılık bu. Gitmemişsin. Birazdan geleceksin. Varsın ve yoksun. "Elbette varım", dedi. "Aynaya bak. duvara bak. Sokağa bak. Gözyaşıyla yazılmış bir yazıyım yüzünde. Her bir kirpiğinde iç geçiren zaman benim. Sokaklar kalabalık ama odalar benim. Sana bakan herkesin gözbebekleri benim." ⠀ Öyle oluyor dedim. Sen nasıl biliyorsun bunu.
Bundan yıllar önce sokak hayvanlarının kısırlaştırılmasına karşı çıkanlar "sizi kısırlaştırsalar iyi mi olurdu?" diyorlardı. Şimdi bu kişiler sayıları başa çıkılmaz boyuta ulaşan köpeklerin kısırlaştırılmasını istiyor. Şimdi gerçekleri konuşalım: Sizin verdiğiniz çöp gibi kuru ekmek o hayvana yaramıyor ve 2 yıl yaşamadan acı içinde
Reklam
Meâlî neşeli ve espritüel bir adammış fakat hissî bir yönü de varmış ki ölen kedisine yazdığı mersiyede bu mizah ve hissi tarafı hemen belli ediyor. Mersiyeler mahzun etmek içindir ama Meâlî hüzünlendirirken gülümsetir de; Çıkdun elden nedelüm ansuzın eyvah pisi Yandun ölüm odına derd-ile nâ-gâh pisi Hasretâ şîr-i ecel buldı sana râh
1.versiyondaki kaba başlığı kaldırdım, şu an tertemiz, başlıksız
kırmızı balık gölde, kıvrıla kıvrıla yüzerken, balıkçı amca gelmiş gibi günler.. Mavi haplar, kırmızı haplar, bazen de kokteyller! uçuk kaçık ucu açık disorderlar, katarsisler.. uyku da aynı, düş de, rüya da, hayat da, ölüm de; ama dans öyle mi diye düşünenler! Kırmızı balıktan, Cotten Eye Joe seviyesine gelişimi sorgulayan ve cevap bulamayanlar... tembeller, sizi gidi tembeller, ancak melankolikler! siyahlara yapışmış uçuşan kedi tüylerini her gün süpürmeyenler, süpürgeyi hiç sevmeyenler. bardak değil sürahisi dolanlar, kabına bir türlü sığamayanlar... Bu sözüm size: I see you, dead people!
TAŞLARA VURAN ACI
Hatice, dedim. Ben Leyla’yım, dedi. Ürperdim. Yol kayboldu. Ay sustu. Rüzgâr bütün yapraklardan çekildi. Yalnızlık işte, dedim. Yok, dedi, sevmek arzusu. Bir tek ölüler yalnızdır. Bir daha ürperdim. Gülümsedi. Su gülümsedi. Kedi kalbime yürüdü. İnsanlar, dedim, konuşmuyor, dinlemiyor Herkes bir top pıtrak ötekinin ağzında. Korku, dedi.
Kediye Ağıt
Kanuni devri şairlerinden Meâlî, çok sevdiği kedisi vefat edince onun için bir mersiye kaleme almış. Çıkdın elden nidelüm ansızın eyvâh pisi Yandun ölüm oduna derd ile nâgâh pisi Hasretâ şîr-i ecel buldu sana râh pisi Nidelüm ah pisi neyleyelüm vah pisi (Beklenmedik bir anda elden çıktın. Ölüm ateşiyle sen de yandın. Ah yazık, ecel arslanı
Reklam
263 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.