mavi bir aleve dönüştürdüm kalbimi bir anda
tutuşturmak istedim beni böyle umarsız
bırakıp gittiğin bu zalim şehri
yakamadım gözlerin dikildi karşıma bir caddenin tam ortasında
inanılmaz güzel bakıyordu gözlerime hafif ıslak
en özel en bilinmeyen türleri açmıştı papatyaların
hatıralarınla titriyordu içim kuşlar kanatıyordu gönlümü
gri bulutlar
kediler geçti birden kavşaklarından şehrin
acı acı miyavladılar gözlerime baktılar kızgındılar kırgındılar
onlar da tutulmuşlar anladım sana bendeki kadar
onlar da terk ettiğin bu şehri çaresiz
yakmak istiyorlar yakamıyorlar
Abus
Kitabı okuduğumda Yeni Dünya düzeni diye bahsedilen herkesin komple teorisi dediği 15 dakikalık şehir devletleri geldi aklıma ...
Herkesin kendi şehrinden dışarı çıkamadığı ,içeceği suya ,kullandığı elektriğe kadar herşeyin puan sisteminde olduğu şu an Çin de uygulanan sistem gibi geldi bana Abus şehri.
Sanki gelecekte başımıza gelecek olayları okudum.
Abus şehrinde iyilik yapmak utanmazlık ve bayağılıktı.Bu şehirde kediler ve köpekler bile insanlardan kaçarlardı.
Yapay zekanın insanları ele geçirdiği, İnternet kısıtlamasının olduğu ,iletişimin olmadığı bir zaman düşünün ..
Düşünmesi bile korkunç değil mi?
İşte böyle bir zaman ve şehri ile yaşayanlarını okuyacaksınız ..
-
Yeni sokaklar keşfedebilmek için bazen kaybolmak gerekir
🫠İftara kadar sabrettim artık ödülümü alabilir miyim anneciğim ?😻 #ALEX
🌺 Rabbim yeni seneye de erdirsin herkesin ibadetlerini kabul etsin 🤲🏻; Gidiyor gözümüzün nuru Ya Şehri Ramazan 🥹🥺
Sırtımı yasladım eskimiş, yorgun bir banka
gökyüzü gri ama şehre yaz gelmiş diyorlar
insanlar gelip geçiyor önümden
kuşlar geçiyor, kediler, köpekler, karıncalar
ve zaman
zaman geçiyor
zaman geçecek
zaman geçmiş
ben çölü sende kaybedince bildim
çünkü ben uzaklığı sende kaybettim
yakınlığın nice gelse bana şimdi, kim
çölünden ne yağsa gönlüm şimdi, kum
çölün siyah gözlü kadını yeni magrip
başkasından çöle dönmüş eski hevese sahip
kendine düşme herkesin çölü peşinden gelir
mesafelerden değil, geçen zamandan gelir
çölden istediğin boşluktan fazlası, neresidir
kimse kimsenin çölünü görmüyor, neresidir
çölde aradığın şey çölde bulduğun şeydir
bulduğun çöl kendini kaybedeceğin şeydir
başkasında düştüğün şehri gör, çölümü ver
yabancıda düştüğün rüyayı gör, çölümü ver
vaktinde hiç oldum ben, yokluğum bana yeter
mavi bir aleve dönüştürdüm kalbimi bir anda
tutuşturmak istedim beni böyle umarsız
bırakıp gittiğin bu zalim şehri
yakamadım gözlerin dikildi karşıma bir caddenin tam ortasında
inanılmaz güzel bakıyordu gözlerime hafif ıslak
en özel en bilinmeyen türleri açmıştı papatyaların
hatıralarınla titriyordu içim kuşlar kanatıyordu
Biz bu dünyayı farklı sözcüklerle adlandırdık, diye geçirdi içinden Aomame. Ben 1Q84 yılı adını takmıştım. Tengo ise, kediler şehri diyor. Fakat kastettiğimiz şey, aynı ve tek. Aomame Tengo’nun elini daha kuvvetlice sıktı.
kediler geçti birden kavşaklarından şehrin
gözlerime baktılar, kızgındılar, kırgındılar
onlar da tutulmuşlar anladım sana bendeki kadar
onlar de terk ettiğin bu şehri çaresiz
yakmak istiyorlar, yakamıyorlar