Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem bir hadis-i şerîfinde kelime-i tevhidin önemini şöyle ifâde buyurmuştur: "Yedi kat gök ve yedi kat yer terâzinin bir gözüne konsa, 'lâ ilâhe illallâh kelime-i tevhîdi de diğer gözüne konsaydı, kelime-i tevhîd hepsinden ağır gelirdi. " (Ahmed ibni Hanbel, Müsned, II, 169-170, 225, nr. 6583, 7101.)
Sayfa 195
"Asıl sevgi ise ihtilaf halinde, menfaatinin söz konusu olmadığı yerdedir."
Reklam
RAMAZAN BAYRAMI SEVİNÇ GÜNÜDÜR
Hicretin ikinci senesi Şâbân-ı şerîf ayında, Ramazân-ı şerîf orucu farz kılınmış, Ramazân-ı şerîf ayı girince oruç tutulmuş ve ardından Şevvâl ayının 1. günü de bayram olarak idrâk edilmiştir. Ramazan bayramına, Arapça’da “îdü’l-fıtr” denilir. “Îd” bayram demektir. Sonuna “fıtr” kelimesinin ilave olunması ise o gün iftar edilmesi yani bir aydır tutulan orucun o gün son bulması sebebiyledir. Bayram günü oruç tutulmaz. Müslümanlar, güzel güzel giyinirler, birbirlerine karşı sürûr (sevinç) ve mutluluklarını gösterirler, birbirlerini ziyaret ederek tebrik ederler. Zira İslâm binası, kelime-i şehâdet, namaz, oruç, hac ve zekâttan müteşekkildir. Kelime-i şehâdet, diğer dört ibadetin kendisine dayandığı yüksek bir çatı gibidir. Binâenaleyh bu ibadetlerin, hakkıyla yerine getirilmesi, iman ve tevhîd binasının sağlamlaştırılması demektir. Orucunu tutan; dinin esası, çatısı olan kelime-i tevhîdi, kuvvetli bir destek ile sağlamlaştıran bir Müslüman’ın elbette bu günde sevinmesi hakkıdır. İşte Ramazân-ı şerîfte, Allâhü Teâlâ’nın emrine itaatle orucunu tutmuş olan Müslümanlar, nâil oldukları bu hayırlı muvaffakiyet sebebiyle kalplerinde bir sürûr hissederler. O manevî sürûru göstermek için de bayram günü güzel elbiseler giyinir, diğer mümin kardeşlerini, “Cenâb-ı Hak, daha nice hayırlı bayramlarla müşerref olmayı nasip eylesin.” gibi dualarla tebrik ederler, birçok seneler yine böyle oruç tutabilmeye muvaffak kılınmalarını temennî ederler. 
“Zihin kirliliği (aklından geçirdiğin düşüncelerin boş, malayâni, günâh, haram, mekruh cinsinden şeyler olması) kişinin hayal dünyasını bozduğu gibi zaman içerisinde bu düşünceler fiillerine de sirâyet eder (fiillerine de etki eder). Böylece kişi içte ve dışta (enfüste ve âfâkta) bozulmaya maruz kalır! Bu sebeple fiillerinde Allah (ﷻ)’ın rızâsını gözettiğin gibi düşüncelerinde de bu rızâyı gözet! Seni tehlikeye sürükleyecek düşüncelerden uzak dur! Bunu sağlayabilmek için de her dâim Allah (ﷻ)’ı zikir (kelime-i tevhîd, salavât, esmâ-i hüsnâdan terkibine uygun belirlenmiş isim, fazîleti yüksek âyet, ihtiyaca göre belirlenmiş sûre, istiğfâr vb.) halinde olmaya gayret et! Böylece zihnini başlangıçta malayâni şeylere karşı kısmen de olsa bloke etmiş olursun. Bir müddet sonra ise bu zikirlerin seni boş düşüncelerden alıkoyduğunu müşâhade edersin! Böyle tedbir almaz isen sendeki vehim kanalları sürekli açık olup, nefsinin ve şeytanın ilhâmlarının tesiri ile maleyâni, günâh, zannî düşünceler hayalini istilâ ederek (ele geçirerek) iç dünyanı (zihnini) ifsat edecektir (bozacaktır). Allah (ﷻ) en doğrusunu bilir.”
"Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah”
Dînin özü, mü'minin virdi olan kelime-i tevhid, iki kanat gibidir Bu kanatları takınanlar, cennete uçarlar, Allah Teâla'nın dostu, Allah Rasûlü'nün sevgilisi olurlar.
"Şimdi ey aziz, bu rahat dünyada dilin senin emrindeyken onu kelime-i tevhid üzere kararlı tut. "
Reklam
1,000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.