Ne yaptığını biliyordu, ama kendini tutamıyordu. Korkunç kelimeler, tıpkı o zaman zıplayan kapının sürgüsü gibi, dudaklarında titreşip duruyordu, neredeyse fırlayıp çıkacaktı. İşte, işte, bu sözler neredeyse ağzından dökülüverecekti!
"sen Vera, Filistin’den geçerken
sakın eteklerini toplama
biraz kan bulaşmış halde çık karşıma
ve sakın unutma
o ilk çocuğumuzdur
asırlardır dillerde olan Leyla’dır,
Meryem’in suskunluğunda can bulan
gözleri vardı Züleyha’nın
henüz düşmeden kirli kelimeler diyarına.."
''Söylenen her söz binamıza yeni bir tuğla ekler. Bu yüzden ağzımızdan kaçmamalı kelimeler. Onlar bizim mahkumlarımızdır; izin verdiğimizde çıkmalılar dışarıya. Publis Syrus ne kadar haklı: “Konuştuğuma çok kere pişman oldum. Fakat sustuğuma asla!''