Ahhhh!
Ne desem nasıl anlatsam ki. Yeter mi ki lügatımdaki kelimeler.
O kadar muhteşemdi ki. Elime aldığım gibi bitirmeden bırakamadım. Hani bazı kitaplarda satırların altını çizeriz ya bu kitabın neredeyse bütün satırlarını çizdim.
Ağladım, sinirden yumruklarımı sıktım, korktum tahminim doğru çıkacak diye (ki çıktı), güldüm (Fatıma teyzenin
Belki dile gelse bu kadar karışmazdı kafası, kelimeler, cümleler yön verir, derleyip toplardı derdini. Ama olmuyordu. O duvarlara bakıyordu, duvarlar ona. Yalnızdı. Son hücresine kadar.
Sen yanımda olmadığından
teyelliyorum ruhumu hicranıma
“Çocuk kalmak iyiymiş, biz de iyi kaldık albayım;
medeniyet bizi bozamadı”-Hikmet Benol
Beni çöz Miss Marple
“Sana bir soru soracağım,” dedi Hahn misafirinin düşünmesine fırsat vermeden.
“Seni dinliyorum.”
“Cevap vermeden önce iyi düşün. Bana, kıskançlık ve haset arasındaki farkı birkaç kelimeyle açıklar mısın?”
“Neden soruyorsun bunu?” diye sordu Lise şaşkın bir ifadeyle. Farkında olmadan koltukta doğrulmuştu.
“Cevap verdikten sonra
AŞKLA TEMAS
Yapay olan temas etmekle.
Gerçek olana temas etmek arasındaki.
Mutluluk farkı.
Herkese Merhabalar...
Kalemini sevdiğim bir yazarın kitabı ile geldim.
Ama bu kitapta biraz acaba ne ablatabilir diyerek tedirgin şekilde başladım.
Sanki tekrara düşmüş hissine katılmaktan kendimi alamadım.
Çünkü başlıklar altında yazılanların ayrı olarak