Pir Sultan Abdal bir başkaldırmanın içinde doğdu büyüdü ve geleneğe bağlı olarak da öldürüldü. Pir Sultandan önce de birçok büyük şair Osmanlılarca öldürülmüştü. Son büyük Anadolu isyanının liderlerinden olan Dadaloglu 1848'den sonra aşiretiyle birlikte gönderildiği sürgünde öldü. Yunusun öldürüldüğü söylenir. Ve Türk şiirinde Kadı Burhanettinden bu yana öldürülmüş 37 büyük şair olduğu yazılıyor. Bizim edebiyatımızın inatla yaşama bağlı oluşu bugünün getirdiği bir düşünce değildir, gelenekseldir.
Bugün ulusal onur günümüz. Büyük ölüm orucunun başlangıç günü.
Önderlerimizden M. Hayri Durmuş, Kemal Pir, Akif Yılmaz, Ali Çiçek yoldaşların, Mazlum Doğan yoldaştan aldıkları bayrağı Diyarbakır
burçlarında dalgalandırarak ve ölüme meydan okuyarak ölüm orucuna
başladıkları gün...
27 Kasım 1978'de Diyarbakır'ın Lice ilçesine bağlı Fis Köyünde yapılan bir toplantıda Abdullah Öcalan tarafından kurulan Marksist-Leninist PKK'nın ideolojik ve siyasi temelleri 1969'da kurulan DDKO'ye dayanır. Liderliğini Öcalan'ın yaptığı bu terör örgütünün kuruluş kararı 1973'de Çubuk Barajında Abdullah Öcalan, Haki Karer, Kemal Pir ve bazı kişilerin toplantısında alınmış, fakat gerçekleştirilememişti. 1974'de Tuzluçayır'da 7 kişiyle yapılan toplantıda temelleri atılan PKK'nın kurucuları, Ankara Yüksek Öğrenim Derneği'nin (AYÖD) içinden çıkmıştır. Bu dönemde AYOD içerisinde yer alan Öcalan ve arkadaşları Ankara'da 1975'den itibaren öğrenci kitlesi içerisinde örgütlenmeye çalışmıştır. Öcalan'ın liderliğindeki grup kendilerine "Kürdistan Devrimcileri" adını takmışlardı. Bu grubun üyelerinin büyük bölümü üniversite öğrencilerinden oluşuyordu. Tunceli Kültür Derneği yönetim kurulunda yer alan, Şahin Dönmez, Kamer Özkan ve Ali Turan, Öcalan'ın ilk grup döneminden arkadaşlarıy- dı. Taraftar kazanma çalışmaları Tunceli Kültür ve Yardımlaşma Derneği ile Tuzluçayır Güzelleştirme Derneğinde de devam etti. Öcalan ve arkadaşları Mamak ve Tuzluçayır semtlerini kendilerine pilot bölge seçti.
Ben ben oldum olası böylesi ta yürekten, can evinden gülen, yanındakini de kendi sevincinin içine alıp yoğuran, sevinçten çılgına döndüren böyle tatlı bir insan görmedim, içime aydınlık doldu, yüreğim pır pır etti...
İnsanoğlunun içi sevinçten, umuttan pır pır pır eder de uçar, niye böyle içlerini kararttılar, niye niye ışıkları söndürüp sevinç, sevgi damarlarını kuruttular, niçin, niye böyle mahzun, üzüntülü, yalnız oldular?