Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kahkahasını kaybeden temel dayanağını kaybeder..
Sayfa 113
Bu dünya ...Güçlülerin dünyası arkadaş! Varoluş ritüelimizin temelinde, güçlünün zayıfı yutarak daha da güçlenmesi yatıyor.
Sayfa 106
Reklam
‘’Biri içeri girse bizim karanlık televizyon ekranına baktığımızı, arkamızda elli yaşında bir kadının bağırıp çağırdığını görse, sıkı düzenden, cezadan söz ettiğini duysa alayımızın keçileri kaçırdığımızı, deli olduğumuzu sanır!’’
292 syf.
10/10 puan verdi
Yıllar önce bitpazarından 2 TL’ye bulduğum farklı bir yayınevi’nin 1980 tarihli 2. basımı olan ve kütüphanemin en değerli kitaplarından biri Guguk Kuşu; orijinal adı ile ‘’One Flew Over the Cuckoo’s Nest’’, 1962’de Ken Kesey tarafından kaleme alınan ve alt metninde müthiş bir sistem eleştirisi barındıran bir kitap. Romanın ana karakteri Randle Patrick McMurphy, toplumsal yaşama uyum sağlamayan, otorite karşıtı bir karakter olarak resmedilir. Muhteşem sürükleyici, acı acı güldüren bu kitapta ele alınan dönemin tedavi yöntemleri ise insanın kanını donduran cinsten... Okumayı planlayanlara şiddetle tavsiye ediyorum… ** McMurphy’nin toplumsal normlarla uyuşmayan anormal davranışları, şiddete meyilli oluşu ve birçok kavgaya karışması sonucunda alınan bir mahkeme kararı ile McMurphy akıl hastanesine gönderilir. Başta burada güvende olacağını ve hastanede eğleneceğini düşünen McMurphy, zaman içerisinde Büyük Hemşire Ratched’in otoriter tavrı sebebiyle özgürlüğünü kısıtlandığını hissetmeye başlar ve otoriteye karşı ayaklanır. Beraberinde akıl hastanesindeki hastaları da bir şekilde başkaldırısına dâhil eden McMurphy ne yazık ki romanın sonunda dönemin en vahşi tedavi yöntemlerinden sayılan lobotomi ile tedavi(!) edilir…
Guguk Kuşu
Guguk KuşuKen Kesey · Turkuvaz Kitap · 20071,611 okunma
Tavuklar, aralarından birinin üzerinde kan gördüler mi başına üşüşüp gaga atmaya başlarlar. Sonunda tavuğu paramparça ederler gagalarıyla. Kavga sırasında kan, bir ikisine daha bulaşır. İlk zavallının işi bitince, sıra onlara gelir. Bu kez kanlanan üç-dört tavuk daha çıkar. Diğerleri onlara saldırır. Bir-iki saat içinde bir kümes dolusu tavuğun öldüğünü görmüşümdür. İnsanı tir tir titreten bir manzaradır. Buna engel olmanın bir yolu var. O da tavukların gözlerini bağlamak. Kanı görmemelerini sağlamak.
Nerde O Günler
Sorular, saldırılar. Ama şimdi uyandılar. Suçluluk duygusuna kapıldılar.
Reklam
Bir numaralı üçkağıtçı olmanın sırrı, yolunacak kazın ne istediğini ve bunu elde etmekte olduğunu nasıl hissettireceğini bilmektir.
Yeterince kendini verse insan kalp atışlarını bile duyar zaten
İnsan...
Zamanı göstermeyen, ama durmayan eski bir saat gibi. Akrebi yelkovanı bükülmüş, yüzünde sayıları kalmamış, aşınmış, zili paslanıp susmuş; ama gene de anlamsız anlamsız tik taklarını, guguklarını sürdürüyor...
Tükendiğini anlamak için yüzüne bakmak yeterliydi.
Reklam
Elimde değil. Ben düşük doğmuşum. O kadar çok hakaret işittim ki, öldüm. Ölü doğdum. Elimde değil. Yorgunum. Uğraşmak istemiyorum. Sizin önünüzde fırsatlar var. Ben öylesine hakaret işittim ki, ölü doğdum. Sizin işiniz kolay. Ben ölü doğdum, hayat çok güçtü. Yorgunum. Ayakta durmaktan, konuşmaktan yoruldum. Elli beş yıldır ölüyüm ben, ölü!"
Duvarların baskı altında tuttuğu hava, gülmeyi engelleyecek kadar yoğun. İnsanların yüreklerinde oluşan, dudaklarında kahkahaya dönüşmeyi bekleyen dalgaları yumruklarıyla tıkadıkları bir ortam!
"Hayatı insana dar etmeye çalışan birini, hiç takmıyormuş gibi davranmaktan daha çok sinir edecek bir şey olmadığını biliyor."
Sayfa 166Kitabı okudu
"Bu dünya... Güçlülerin dünyası, arkadaş! Varoluş ritüelimizin temelinde, güçlünün zayıfı yutarak daha da güçlenmesi yatıyor."
Sayfa 106Kitabı okudu
Bir gün gelecek, gözlerimi fal taşı gibi açmaktan vazgeçeceğim; kendimi koyuvereceğim, diğer İyileşemezler gibi sisin içinde yitip gideceğim.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.