Yarım Adam Romanı 1 ve 2.Bölüm
İstanbul'u bir roman kahramanı olarak görmek isterseniz genç bir mimar olarak ete kemiğe büründüğü Yarım Adam Romanının ilk bölümlerini burada okuyabilirsiniz: 1.Bölüm Elli Beş Saniye Tüm hayatı elli beş saniyede değişti. Elli beş saniye; yaşadıklarını anlayabilmesi için çok kısa, kaosla tanışmanın şiddetine dayanabilmesi içinse çok
Toparlanma zamanı... Yıl sonu. Yine bir bitiş. Ve her zaman olduğu gibi bitişe eşlik eden bir başlangıç. Yaz tatili. Benim için çok özel bu sefer. Çünkü seneye deme şansım yok. Son yaz tatilim. Ve bu bende öğrencilik günlerinin bittiği ve devamında yıllarca devam edecek meslek hayatının başladığı idrakini uyandırıyor. Eşyaları notları toparlamaya başladım. Notlara bakarken yıl içinde yaptıklarımı gözden geçirdim. Zannederim bu esnada bir ölçüde kendimi de toparladım. Yeni sorumluluklarım ve hiç gelmeyecek gibi gözüken geleceğim artık yani başımda. Bunlarla ne ölçüde başa çıkarım düşüncesi geliyor aklıma. Başka yere kayıyor kafam. Sonra yıl boyu yaptıklarıma bakıyorum. Bütün yıl süren çalışmalarıma, gittiğim yerlere, okuduğum kitaplara, izlediklerime... Bunu sorgularken şunu fark ettim. Bir zamanlar hayalini kurduğum kadına dönüşmüşüm. Ve bunu içindeyken fark etmemiştim bile. Şuan hayallerini kurduğum kadınım. Yaşayışı, düşünceleri, yaptıkları, azmi, çevresi, bilinci, kendi ayakları üstünde duruşu... Oyum ya o olmuşum hemde hiç fark etmeden. Bugünü duslemistim ben şuan içinde bulunduğum andaki kişiyi. Ve bunu fark etmek bütün bu endişelerin üstüne o kadar güzel ki. Çünkü tek yapmam gereken kendim kalmaya devam etmek. Hepsiyle baş etmek için yeterli geleceğini artık biliyorum.
Reklam
3haziran63
Haydarpaşa garında 1941 baharında         saat on beş. Merdivenlerin üstünde güneş                                             yorgunluk                                                         ve telaş. Bir adam         merdivenlerde duruyor                   bir şeyler düşünerek. Zayıf. Korkak. Burnu sivri ve uzun yanaklarının üstü
Mustafa Kemal Atatürk
“Millî müdafaamızı, düşmanların bayrakları, babalarımızın ocakları üstünden çekilinceye kadar terk edemeyiz. İstanbul mabetleri etrafında düşman askerleri gezdikçe öz vatan toprakları üstünden yabancı adamların ayakları çekilmedikçe biz, mücadelemize devam etmeye mecburuz. Kendi hükûmetimizin idaresi altında bedbaht ve fakir yaşamak, yabancı esareti pahasına kavuşacağımız huzur ve mutluluğa bin kere üstündür.” Gazi Mustafa Kemal Paşa - Ankara, Temmuz 1920
Ayakta durabiliyorum ben Kendi ayaklarım üstünde Düşmelerim mahsustan Ceylan gibi sekerken...
"İnsan kendi ayakları üstünde durmayı sevse de, kendi kalbi üstünde durmak istemiyor..."
Reklam
271 öğeden 221 ile 230 arasındakiler gösteriliyor.