152 syf.
7/10 puan verdi
·
Liked
“Yaşamaktan o kadar iğreniyordum ki en tatlı hayaller bile kederden başka bir şeye mesken olmaya alışmayan kalbimi teselli etmezdi.” . Kitabın ismini arattığınızda karşınıza çıkan ilk bilgi Halit Ziya Uşaklıgilin yirmili yaşlarda kaleme aldığı ilk romanı oluşudur. Bu bilgiyi yinelediğimize göre @işbankasıkültüryayınlarından okuduğum bu eserin aslına uygun şekilde sadeleştirildiğini ve bu sayede akıcı bir okuma olduğunu da belirtmek isterim. . Konusuna gelirsek Mazlume, İkbal ve Mihriban. Hayatlarının üç farklı baharında zekalarıyla kendi ayakları üstünde durup ne başarılara imza atabilecekken yaşadıkları travmatik olaylar sebebiyle bağımlı kişilik geliştiren ve dünyalarını bir erkek etrafında dönmeye mecbur eden tek geçim kaynaklarının iki bacak arasında olduğuna inanan sefileler. Küçük yaşta kimsesiz kalan Mazlume nin yolunun İkbal ve Mihribanla kesişmesi sonucu yaşanan olaylara, geçmişe dönük hatıralara, yaşanacak olan trajedilere tanık oluyoruz. Annesi dahil dört kadının hayatının altını üstüne getiren İhsan Bey karakterine sinir olurken, Mazlumenin çırpınışlarına hem öfkelenip hem hüzünleniyoruz. Yeşilçam tadında akıp giden bir okumaydı kısacası.
Sefile
SefileHalid Ziya Uşaklıgil · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022773 okunma
Aşırı gerici bir düşünce yapısı. Yani öyle saçma sapan bir duruma geldi ki şu Feminist hareket, kadınların kendi ayakları üstünde durma bahanesiyle resmen bayağılığın kitabını yazıyor. Evlilik falan zaten günümüzde hikaye yani düzgün bir eş adayı bulamazsın bu zamanda da kadın erkek fark etmez herkesin gözü dışarıda çünkü yani yok karşılıklı saygı güven ortamı falan bulmak çok zor %1 ihtimalin falan var ne mutlu bulabilene düzgün birini orası ayrı bir konu. Ama kadın-erkek ilişkisinin bu şekle evrimleşmesindeki en büyük neden güçlü kadın feminizm ataerkil sistem falan adı altında erkek düşmanlığı yapan beyinsiz nöronların bu ve buna benzer düşünceleridir. Ki bu tür kişiler yüksek ihtimal 40lı yaşlarına kadar böyle saçma sapan düşüncelerle 1+1 evinde 1 tane kedi ya da köpekle tek başına yapayalnız ölüp gidecekler. Yeter be kardeşim sıktınız artık marjinal takılacağım diye iyice aptallaştınız
Evvel Tan

Evvel Tan

@Evvell
·
06 May 21:21
Evlilik, bir devir teslim töreniydi zaten. Kocasının zimmetine geçirilmişti Perihan.
Reklam
Kendi ayakları üstünde duran kadınlara hep hayran kaldım. Allah herkese o ayaklardan nasip etsin.
Karakarga YayınlarıKitabı okudu
Âciz insanoğlu dehşet ve hayret içinde çevresine bakar, hayalinde tabiatın ve kendi varlığının sırlarını açacak anahtarı ararmış. Belki uykulu ve uyuşuk bir hayatın sonsuz sessizliği, hareketsizliği, maceraların, tehlikelerin, korkuların yokluğu, insanı gerçek hayatın ortasında bir hayal dünyası yaratmaya götürüyor ve işsiz düşüncesi bu hayal dünyasında istediği gibi a oynatıyor, ya da olan bitenin nedenini onun dışında arayarak en tabii olayları, onlarla hiç ilgisi olmayan nedenlere bağlıyor. Zavallı atalarımız hayatta yollarını el yordamıyla arıyorlardı; iradelerine ne büsbütün hâkim olabiliyorlar ne de onu büsbütün serbest bırakıyorlardı. Ama gene de hayatın zorlukları ve tehlikeleri karşısında safça bir hayrete düşüyorlar ve bunların izahını tabiatın dilsiz ve belirsiz hiyerogliflerinde arıyorlardı. Bir ölümün nedeni onlarca, bundan önceki ölünün evin kapısından çıkarken başının ayaklarından önce çıkmasıydı; bir yangının nedeni bir köpeğin üç gece pencerenin altında uluması idi. Bu yüzden ölülerin evden daima ayakları önde çıkmasına dikkat ederler, ama aynı yemekleri oburlukla yerler; eskisi gibi ot üstünde uluyan köpeği döverler veya kovarlar; ama gene de çıranın kıvılcımlarını çürümüş döşemenin aralıklarına kaçırmaktan geri kalmazlardı.
Sayfa 140 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarKitabı okudu
Gök kubemizi 1923 te çaldılar… Harf İnkilabı isimiyle
Kendi Gökkubemiz Yahya Kemal Merhum'dan mülhem bir ifade. Biz Gökkubemizi nerede yitirdik, ne zaman yitirdik, nasıl yitirdik... …bunu buna başlayalım mı…? Bu soruyu sormak bile aslında, bu yolculuğun ilk adımlarından biri olmalı. Çünkü birçok insan Gökkubemizi kaybettiğimizin bile farkın da değil. Önce meseleyi doğru ortaya koymak lazım.
Devlet Beni "işe yarar bir araç", "toplumun yararlı bir üyesi" olarak yetiştiriyor. .Ben bu devletin içinde doğdum, yetiştirildim, bana bazı görevler verildi ve benim devlete "saygılı olmam" isteniyor. Devlet Bana "kol kanat geriyor" ve Ben devletin bana "lütfu" sayesinde yaşıyorum. Devletin bu kendi ayakları üstünde dur­muşluğu yüzünden ben kendi ayaklarım üzerinde duramıyorum. Devletin "doğal gücü ve yapısı" Benim doğamın özgürce gelişe­memesine, ancak onun işine geldiği gibi biçimlenmeme neden oluyor. Devlet doğadan aldığı güçle gelişebilmek için, Beni "kültür"ün makası ile kesip biçiyor; ama -Bana değil- kendine uygun bir eğitim ve öğrenim verdiriyor ve Bana, örneğin yasalara saygı duymayı, devletin mülkiyetine (yani özel mülkiyete) el uzatmamayı, -ister tanrısal olsun ister dünyevi- ulviyeti elinde tutanı say­mayı, kısacası cezalandırmayı gerektirecek bir davranışta bulun­mamayı öğretiyor. Böylece de Benden Kendi-olanı "kutsallığa feda etmemi" -ki pek çok şey kutsaldır, örneğin mülkiyet, başka­larının hayatı vb- istiyor. İşte devletin bana vermeye muktedir olduğu kültür, eğitim, öğrenim budur. Devlet Beni "işe yarar bir araç", "toplumun yararlı bir üyesi" olarak yetiştiriyor.
Sayfa 276 - Kaos YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ben bu devletin içinde doğdum, yetiştirildim, bana bazı görevler verildi ve benim devlete "saygılı olmam" isteniyor. Devlet Bana "kol kanat geriyor" ve Ben devletin bana "lütfu" sayesinde yaşıyorum. Devletin bu kendi ayakları üstünde dur­muşluğu yüzünden ben kendi ayaklarım üzerinde duramıyorum. Devletin "doğal gücü ve yapısı" Benim doğamın özgürce gelişe­memesine, ancak onun işine geldiği gibi biçimlenmeme neden oluyor. Devlet doğadan aldığı güçle gelişebilmek için, Beni "kültür"ün makası ile kesip biçiyor; ama -Bana değil- kendine uygun bir eğitim ve öğrenim verdiriyor ve Bana, örneğin yasalara saygı duymayı, devletin mülkiyetine (yani özel mülkiyete) el uzatmamayı, -ister tanrısal olsun ister dünyevi- ulviyeti elinde tutanı say­mayı, kısacası cezalandırmayı gerektirecek bir davranışta bulun­mamayı öğretiyor. Böylece de Benden Kendi-olanı "kutsallığa feda etmemi" -ki pek çok şey kutsaldır, örneğin mülkiyet, başka­larının hayatı vb- istiyor. İşte devletin bana vermeye muktedir olduğu kültür, eğitim, öğrenim budur. Devlet Beni "işe yarar bir araç", "toplumun yararlı bir üyesi" olarak yetiştiriyor.
Büyük özlem üzerine
Ey ruhum, sana “bir zamanlar” ve “eskiden” dercesine “bugün” demeyi öğrettim ve bir de dansını tüm Burada, Şurada ve Oradakilerin üzerine etmeyi. Ey ruhum, seni tüm köşelerden kurtardım, tozu, örümcekleri, bulanık ışıkları üstünden aldım. Ey ruhum, seni küçük utançtan ve köşede kalmış erdemden temizledim ve güneşin gözleri önünde çıplak durmaya
Mustafa Kemal Atatürk'ün Söylediği 75 Söz | Atatürk Sözleri ve Anlamları Cumhuriyetimizin kurucusu, başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk, yaşam şekli ve üstlendiği görevleri gereği çok yönlü bir liderdi. Verdiği demeçler, söylediği sözler, aktardıkları ve daha nicesi hayatın her alanında önemli tavsiye, fikirler ve sözleri içeriyor. Spor,
Bir kızın ihtiyacı olsa da olmasa da kendi ayakları üstünde durup para kazanması gerekir.
Sayfa 321Kitabı okudu
Reklam
320 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 16 days
"Dudaklarımda kalan acı tadınızı.kokunuzu,beni darmaduman eden nefesinizi dahi unutmak istiyorum.Beni neden anlamıyorsunuz? Ben saklambaç oynayamayacak kadar yoruldum artık.Her sobelediğimde yine ebe olmak,bir hayali kucaklamak istemiyorum." Şimal,umutlarını küçük hayallerine sığdırmış genç bşr kadındır.Tüm çabası, ailesine inat kendi ayakları üstünde durabilmek içindir.Fakat kader, onun yolunu çoktan çizmiş tir.Basarıya adım adım ulaşmayı planladığı kariyer yolunda ilerlerken hiç beklemediği bir anda kendini aşkın kollarında bulur.Kral suiti'nde yüreğine düşen yangın onu tüm dünyayla karşı karşıya getireçektir.
Kral Süiti
Kral SüitiKerime Şimşek · Müptela Yayınları · 2019109 okunma
3 çeşit arkadaşlık vardır: Birincisi ekmek gibidir, her zaman ihtiyacınız vardır. İkincisi ilaç gibidir, lazım olursa ararsınız. Üçüncüsü mikrop gibidir, o gelir sizi budur.
Sayfa 378Kitabı okudu
544 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 3 days
# spoiler içerebilir #
hayatınızda mutlaka yeniden okumanız ve her seferinde bambaşka şeyler tecrübe etmeniz gereken kitaplar vardır, çalıkuşu da o kitaplardan. daldan dala atlayan, önce öksüz sonra da yetim büyüyen, yaramaz mı yaramaz bir çalıkuşuyken kırık kalbi yüzünden memleketin en ücra köşelerinde çile çekerek büyüyen feridenin hikayesi bu kitap. zaten artık
Çalıkuşu
ÇalıkuşuReşat Nuri Güntekin · İnkılâp Kitabevi · 2019101.9k okunma
Mutluluğu başkalarının gözlerinde aramayın.
Sayfa 263Kitabı okudu
Başkalarının iyileriyle değil, kendi iyilerinizle yarışın.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.