Kendi Ben' imin Çevresinde ki Hiçlik
Odada bir kapı, bir yatak, bir koltuk, bir lavabo ve parmaklıklı bir pencere vardı. Fakat kapı gece gündüz kapalı duruyordu, masanın üstünde kitabın, gazetenin, tabaka kâğıdın, kurşunkalemin bulunması yasaktı, pencere bir yangın duvarına bakıyordu; kendi Ben'imin çevresinde ve dahası bedenimde mutlak anlamda hiçlik inşa edilmişti. Elimden her şey alınmıştı, zamanı bilmeyeyim diye saat, bir şey yazamayayım diye kurşunkalem, bileklerimi kesmeyeyim diye bıçak alınmıştı; hatta bir sigara gibi en küçük bir kendini uyuşturma aracı bile yasaklanmıştı.
Zira bizden zorla 'malzeme' elde etmek için kullanılacak baskının kaba saba dayaklardan veya bedensel işkenceden çok daha ince ve etkili bir üslupla işlemesi öngörülmüştü:Bunun adı,düşünülebilecek en ustaca izolasyonu sağlamaktı.Bize hiçbir şey yapmadılar -sadece bizi en mutlak anlamda ki hiçliğin içerisinde yerleştirdiler,çünkü bilindiği gibi dünyada hiçbir şey insan ruhu üzerinde hiçlik kadar ağır bir baskı uygulayamaz.Tek tek her birimizi mutlak anlamda bir hava boşluğuna,dışarıya tümüyle kapalı bir odaya hapsetmekle,sonunda dudaklarımızın açılmasını sağlayacak baskının dayak ve soğuk aracılığı ile dışarıdan değil,ama iç dünyalarımızdan kaynaklanması amaçlanmıştı.İlk bakışta bana ayrılan O da hiç de rahatsızmış gibi gözükmüyordu.Odada bir kapı,bir yatak,bir koltuk,bir lavabo ve parmaklıklı bir pencere vardı?Fakat kapı gece gündüz kapalı duruyordu,masanın üstünde kitabın,gazetenin,tabaka kağıdın,kurşun kalemin bulunması yasaktı,pencere bir yangın duvarına bakıyordu;kendi Ben'imin çevresinde ve dahası bedenimde mutlak anlamda hiçlik inşa edilmişti.Elimden her şey alınmıştı,zamanı bilmeyeyim diye saat,bir şey yazmayayım diye kurşunkalem,bileklerimi kesmeyeyim diye bıçak alınmıştı;hatta bir sigara gibi en küçük bir kendini uyuşturma aracı bile yasaklanmıştı.