Celladıma Gülümserken Çektirdiğim Son Resmin Arkasındaki Satırlar
Ben İsmet Özel, şair, kırk yaşında.
Her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar
ben yaşarken koptu tufan
ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kâinat
her şeyi gördüm içim rahat
gök yarıldı, çamura can verildi
linç edilmem için artık bütün deliller elde
kazandım nefretini fahişelerin
lanet ediyor bana bakireler de.
Sözlerim var köprüleri
bu yüzden tüm yargıları kendime saklama eğilimindeyim
Daha genç ve kırılgan olduğum yaşlarımda babamın verdiği bir öğüt o günden beri aklımdan hiç çıkmaz:
“Birisini eleştirmeye kalkıştığında, dedi bana, şu dünyada her insanın senin sahip bulunduğun ayrıcalıklara sahip olmadığını hiç aklından çıkarma.”
“Bütün söylediklerim karşılıklı bir sohbettir ve hiçbiri öğüt niteliğinde değildir. Bu kadar serbest konuşabiliyorsam bu, başkalarını kendime inandırmak zorunda olmadığım içindir.”
Kendi kendime öğüt veriyorum: “Bak yaşın 35’i geçti. İtle çakalla oyalama kendini, yolunca yürü! Altın kadar değerli vakitlerini ziyan etme! Kendini hiçbir başka ilişkiye kaptırma!”
Bütün söylediklerim karşılıklı bir sohbettir ve hiçbiri öğüt niteliğinde değildir. Bu kadar serbest konuşabiliyorsam bu, başkalarını kendime inandırmak zorunda olmadığım içindir.