Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yazmak, yazabilmek gerek
Yazmıyorum, yazamıyorum bugünlerde Yazmak zor ve zahmetli geliyor Ne yazdıklarımdan hoşlanıyorum ne senden Ne sen varsın artık ne de yazarlığım Ne eski günler kaldı ne de şimdi Geleceğime bakıyorum ve düşünüyorum Öleceğimi düşünüyorum ve ölüyorum Seni düşünüyorum ve yaşıyorum yeniden Sen kimsin sahi, ben kimim mesela Ben her kimsem neden sana yazıyorum Sen her kimsen nedir sendeki bu güzellik Ben kimim ki senin güzelliğine yazıyorum Artık ne sendeki güzelliği görüyorum ne seni Sahi ben sende ne bulmuşum da yazmışım Sen bende ne bulamadın da gittin uzaklara Ya ben sensem ve kendime yazmışsam böyle Ya senin üzerinden bir oyun çevirmişsem kim bilir Seni severken kendimi sevmişsem ben Bugünlerde kendimi sevmeme sebebim belli Soğudum kendimden tümüyle, bütünüyle Öldüm öleceğim bu gidişle, sonra bildiğin gibi zaten...
Sayın Okur;
Uyan!! Kendime yakın mıyım yoksa gün geçtikçe daha da uzaklaşıyor muyum inanın bilmiyorum.Her gün bir bir çırpınışla yaşıyorum. Belki bir umut,bir adım da olsam yakınlaşırım diye..Ama hep yollar yanlış,çıkmaz ve sonunda daima uzak.. Bir roman yazıyorum,her defasında ölüyor kahramanım.. Onu bile yaşatamadım ben!!
Reklam
600
600.gün... Zamanı tutamıyorum sevgili durduramıyorum. Son günümüzde bana "dursun mu zaman?" demiştin. Dursun artık sevgili, dursun artık, hayır zaman akıp gitmesin. Yarın, dün olsun. Zaman artık geriye aksın istiyorum. Merak etmiyorum geleceği, istemiyorum geleceği. Gözlerimin ışığının sönmesini izlemeyi değil, ışığını geri kazanmasını
okumadan geçebilirsiniz,anı kalsın diye yazdım.
ahir zaman ve biraz iç dökme Zaman kavramım o kadar yitik ki.Bir yıl bir ay gibi bir ay bir hafta gibi bir gün ise birkaç saat gibi geliyor.Önceki günü çoğunlukla hatırlamıyorum.Anılarım bir bir hafızamdan siliniyor.Tanıdık geliyor bazı hisler sadece.E kırgınım da biraz çünkü kendime iyi bakamadım.Nasıl bakacağımı da pek bilmiyorum.Kimse nasıl bir girdapta olduğumu da bilmiyor.Ama beni bu hâle getiren şeyleri biliyorum sadece çözümü için korkuyorum.Çözümsüz kalmasından korkuyorum,bana getireceği olumlu/olumsuz yeniliklerden korkuyorum.İnançsız biri olsam ötenazi için bir saniye bile düşünmezdim ancak dünya nimetinden nasibim varmış ki Rabbim Müslüman bir ailede doğmamı nasip etti.Belki çok karamsar gelir yazdıklarım ve anlamaz kimse ama dilim döndüğünde yazıyorum işte... Şimdi yeni başlangıçlar yapmak istiyorum.Toprağımdan filiz yeşertmek, mübalağa sanatından faydalanmak gerekirse de bir çınar gibi kök salmak istiyorum hayata.Rabbim yeni başlangıçlar yapmak isteyenlerin yardımcısıdır bilirim,en büyük gücü inancımdan Allah'ım sen kuvvet ver,sıhhat ver,afiyet ver. 28/04/24/günün ilk saatleri
27.04.2024
Defalarca kez bu yazıyı yazdım bugün. Ama her seferinde sildim, artık içimde bir duygu kalmamış gibi. Yazıp yazıp tekrar siliyorum. Bilmiyorum galiba bu sefer sadece yazmak için yazıyorum, bir amaç için değil çünkü duygularımı ifade edebileceğim bir duygu durumunda değilim şu anda. Sinirli değilim, üzgün değilim, kırgın değilim, mutlu da değilim aslında ama bilmiyorum işte. Yazmak istiyorum, sana yazmak istiyorum, kendime yazmak istiyorum, okur musun bilmem, okumanı ister miyim? Neden olmasın. Ama senin okuman için yazmıyorum, duygularımı ifade etmek için de yazmıyorum sadece durumumu ifade etmek için yazıyorum ve galiba yazmak için yazıyorum. Bugün kafamda bazı sorular vardı ve onların cevabını bildiğim halde başkasından duymak istedim ve duydum da. Duyduğum zaman herhangi bir şey değişti mi? Aslında bakarsan hayır. Herhangi bir değişiklik olmadı. Dedim ya başkasından duymaya ihtiyacım vardı ve duydum. Ama biliyor musun şunu fark ettim. Şu an herhangi bir şey hissedemediğim için duygusal bir şeyler yazamıyorum. Sadece kelimeler benden kaçmak istercesine dışarı vuruyor, o kadar. Üzgün ve kırgın olmadığım zamanlar kelimelerim pek de bir anlam ifade etmiyor. Ama bu demek değil ki üzgün değilim.
-eskişehir
27042024 Günün bitiminde, dönüş yolundan yazıyorum bu satırları. İlk defa geldiğim, gezdiğim, gördüğüm bir şehir. Dolu dolu bir şehir Eskişehir. Odunpazarı evleri, Sazova, masal şatosu, devrim arabaları, çibörek, balaban köftesi, lüle taşı... Tatlı, sıcak, içten, insana huzur veren, ileri ki hayatımda acaba burda yaşasam mı düşüncesini aklıma sokan bir şehir. Üniversite yıllarımda gelip gördüğüm için de mutluyum. İleride biraz yıllar geçtikten sonra da geleceğim bir şehir olarak listeye eklendi. Ama bugün Eskişehir bana başka şeyler de kattı. Kendimle ilgili olan şeylerdi belki de buna vesile oldu. O yüzden kendime teşekkür ederim. Kimseye bağlı kalmadığım için, olaylara daha olgun bakabildiğim için, ufak şeylere takılmadığım için, gençliğimde kendime güzel şeyler katabildiğim için... Ve kendime değer verdiğim için... Hoşçakal Eskişehir... Seni gezmek, tanımak, havanı içime çekmek, belki bir daha hiç göremeyeceğim insanlarla yan yana geçmek ve senin vesilenle yeni kişiler tanımak güzeldi. Bir daha görüşünceye dek hoşçakal...
Reklam
Sevgiyi hak etmediğini düşündükçe gözlerinden akan yaşları tutamıyormuş insan.Hiç sevilmediğini düşününce,ağlarken yazacak kimsesi olmadığını fark edince mesela.Kimseye güvenmeyince.Mutsuz insanları kimsenin sevmediğini öğrenince.Hep gülmek zorundaymış insan.Neşeli olmazsa sevmiyorlarmış onu.En yakınındakinin bile bir gün mutlaka gittiğini
"Son günlerde öyle hırslıyım ki görseniz şaşırırsınız. Üzüntüm benim en temel motivasyon kaynağım oldu. İnancım ise disiplinim. Öyle bir kırıldım ki anlatsam anlatamam. Kelimeler yetmez. İnanılmaz çalışıyorum. Öyle ki artık az uyuyor, az yiyor ve çok fazla çalışıyorum. Az yiyorum çünkü yediğimi kendim hazırlıyorum, bu da epey bir zaman alıyor ve de çok yemek zihni tembelleştiriyor. Açlık ise zihnin performansını arttırıyor. Bol bol yürüyüş yapıyorum. Yürürken okuyor, düşünüyor, dinliyor ve yazıyorum. Eve ve kütüphaneye geldiğimde ise delice çalışmaya devam ediyorum. Çok şeyi bıraktım. Çok şeyden vazgeçtim. Birçok hobime elveda ettim. Kendimi tam anlamıyla dönüştürmek için yeni hobiler edinmeye başladım. Onlar için uğraşıyorum. Hayır eğreti durmayacak. Çünkü onları kendi özümün bir parçası yapacağım. Zira zaman, emek ve anılar sizi siz yapanlardır. Başaracağım. Başarmanın formülü istikrarlı ve uzun süreli bir çabadır. Motivasyonunuz olmasa da devam etmektir. Disiplinli olmaktır. Ve ben öyle bir parçalandım ki artık bir önceki ben dahi, ben olamam. Küllerimden yeniden doğacağım. Ki zaten buna başladım. Bunu sadece kendime değil, tüm bir ülkeye ve hatta tüm bir dünyaya ispat edeceğim. Buna inancım var çünkü benim bu dünyada doğru bildiğim yegane şeyler istikrarlı sonsuz bir çaba ve yüksek bir zekadır. Ve bunlar da bende var. Göreceğiz, çok iyi göreceğiz." (Jack Brooks'dan)
20 Nisan 2024
İki küfürün arasına sıkıştı benliğim.Hep değer verdiklerim gitti ve şimdi burdayım.Sayfalar yazıyorum,çürütüyorum ama burdayım.Hep burdaydım ama görmediler.Onlar görmeyince ben gittim.Kırıldığımı ağladığımı görmediler,ben yine gittim.Gidersem kendime değer vermiş olurum sandım.Gittiğim yolda yürümeye çalışır şekilde topallarken boğazımdan kan geldi.Yere yığıldım.Doktorun söylediklerini dinlerken sadece annemi izledim.Yüzünü,benim için üzülmesini izledim.Belki bencilce gelecek ama annemin benim için üzülmesi bana iyi geldi.Hala adıma üzülen birileri varmış hissini sevdim.Kalp kırarken düşünmedikleri hayatımı sonlandırırsam belki mutlu olabilirim şimdi.Onlar da mutlu olurlar ve ben onları mutlu etmeyi hala her şeyden çok istiyorum.Hayatımdan birer birer çıktılar ama belki ben hayattan çıkarsam onların da üzerinden bir yük kalkabilir.O yükü üzerlerinden kaldırmak isteyecek kadar seviyorum onları.Kendime üç gün tanıdım.20 Nisan 2024.Bu tarihe kadar seni bu dünyadaki her şeyden çok seviyorum.Umarım bu tarihten sonra da buraya yazmak için çok geç olur ve seni dünyadaki her şeyden çok sevmem için bir dünyam olmaz.Yukarıdan izlerim seni belki,belki orası daha huzurludur.Sen benim yokluğumu aramazsın biliyorum ama olur da ararsan belki yukarıdan izlerken hafif bir tebessüm oluşur yüzümde.Seni, kendime tanıdığım üç günlük ömrüm kadar çok seviyorum.(sen hiç inanmasan da.)
Güngörmez
"Hiç sevmem kışları" derdi. Neymiş üşürmüş de kalın giymek zorunda kalırmış. "Hahh" dedim içimden. "Yazın da, kışın da mahallenin en pejmürdesi sensin..." Bunları o zamanlarda çok yakın olup da sevemediğim, şimdilerdeyse rahmetli olan canım arkadaşıma söylerken yıl 1995 aralığın 17'siydi. Şimdiyse 2006 yazının
Reklam
Efenim afiyettesinizdir inşaallah kombiniyle nişandaydık dün. Çok hastaydım, bakışlarımdan belli zaten, işe bile gelmedim ama nişana gittim. Kocam hastayım diye mi bu kadar mutlu bilmiyorum. Neyse bunları işten yazıyorum. Hiç çalışasım yok, beni kovun diyorum kovmuyolar. İstifa etsem kabul etmeyecekler. Ben de oturdum öyle kendime, çay olsun da kahvaltı yapayım diye. Ekmekleri bile dizemedim, hiç halim yok. İş arkadaşım bunları okuyorsan sen de arkadaşının nişanını bitirip hemen gel. İmdat yani.
1.325 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.