Ne de olsa bu uygulamayı hiçbir yakınım kullanmıyor ve bu yazdıklarımı göremeyecekler. Bu yüzden burada içimi boşaltmak istiyorum. Şu an bu satırları ağlayarak yazıyorum. Çünkü çok yoruldum. İnsanlar beni çok yordu. Artık hiçkimseye güvenemiyorum. Sürekli en değer verdiğim, onlar için çok fazla fedakarlıklar yaptığım yakınlarım tarafından darbe
Merhaba arkadaşlar. Bu iletiyi paylaştım çünkü bir süredir kimsenin alıntısına veya gönderisine beğeni atmadığım için vicdan azabı çekiyorum. Sebebi ise kullandığım Voiceover Özelliğinin 1000kitap’a gelen yeni güncellemelerle uyuşmamasıdır. Herkesin paylaştığını okuyorum yani daha doğrusu dinliyorum, lakin ne beğeni atabiliyorum ne yorum yazabiliyorum ne de kendi kendime alıntı ekleye biliyorum. Tüm yaptığım işlemleri benim için o özelliği kapatıp annem yapıyor; alıntı paylaşmak, dinlediğim kitapları eklemek ve İleti paylaşmak. Ben özellik sayesinde telefonun notlar kısmına yazıyorum, annem ise kopyalayıp burada paylaşıyor. Burada hevesle izlediğim, dinlediğim kitaplarla ilgili düşüncelerini paylaşan ve güzel alıntılar paylaşan arkadaşları takip ediyorum. Gerçekten beğeni atamamak beni yüzüyor, O yüzden bunu yazıp bildirmek istedim. Herkese iyi okumalar. Sevgilerle Pervin.
Reklam
Okumak ve Tüketmek 2
KİTAP OKUNURKEN NASIL NOT ALINIR? ''Kitap okurken nasıl not alınır?'' Bu soru bana ilk geldiğinde biraz anlamsız gelmişti. ''Bir kitaba nasıl not alınır, bu nasıl öğretilebilir ki?'' diye düşünmüştüm. Daha evvel de bir başka iletimde kitaplara not almayı
Hakan Sarıpolat
Hakan Sarıpolat
'dan
“ADALETİN ilk adım seslerini duyduğumuz bi yıl olsun”
"KİMSİN SEN ?" 13 yaşındaydım sanırım okuduğum "Sofie'nin Dünyası" romanında böyle bir not buluyordu posta kutusunda. Bu cümle beni öyle bir etkilemişti ki, o zamanlar tuttuğum günlüklerimde, sıklıkla kendime sormuştum bu soruyu. Bir aydır yine durmadan dolanmaya başladı bu cümle, kafamda. Dinliyorum cevaplarımı.
Efenim afiyettesinizdir inşaallah kombiniyle nişandaydık dün. Çok hastaydım, bakışlarımdan belli zaten, işe bile gelmedim ama nişana gittim. Kocam hastayım diye mi bu kadar mutlu bilmiyorum. Neyse bunları işten yazıyorum. Hiç çalışasım yok, beni kovun diyorum kovmuyolar. İstifa etsem kabul etmeyecekler. Ben de oturdum öyle kendime, çay olsun da kahvaltı yapayım diye. Ekmekleri bile dizemedim, hiç halim yok. İş arkadaşım bunları okuyorsan sen de arkadaşının nişanını bitirip hemen gel. İmdat yani.
“Kim sahiplenirse onun hikâyesi olsun bu.”
Bir mektup gelmiş bugün bana. Zarfın üzerinde bir tek adım yazıyor bir de bir pul var. Pek özensiz, buruşmuş hep kenarları. Pulun üzerinde çam kozalağı var. Kokluyorum, kokusu gelmiyor. Kim kokusuz bir çam kozalağı ister ki? Ben istiyorum. Benden başka kim sahiplenir kokusuz bir çam kozalağını? Bu sorunun cevabını bilmiyorum. Zarfı açıyorum
Reklam
738 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.