Sembolik öğelerin yer aldığı, okuması keyifli, dram ağırlıklı ve film tadında bir roman. Nuh Tufanı ile bağlantı kurulacak çokça satıra rastlamak mümkün. Pencerenin hemen karşısındaki caddede, arka sokağımızda, gezindiğimiz yollarda sıkça rastlayıp görmemeye alıştığımız, alıştırıldığımız ya da görmemeyi yeğlediğimiz hayatlardan köken alıyor romanımız Ahraz.
Ötekileştirilen bir karakterin yaşamını önümüze getiriyor ve iğneyi değil çuvaldızı kendimize batırmamızı özeleştiri yapmamızı istiyor Deniz Gezgin.
Adile, İsrafil, Yusuf... adını bile bilmediğimiz insanların hayatları hakkında ne kadar çok fikrimiz var değil mi? Empati kurmanın dahi aklıllara gelmediği yaşamlarla çevrili dünyalarımız. Görünmez olmadıkları halde görülmeyen yaşamlarla. Görülmedikleri halde çoğunlukla eleştirilere maruz kalmış yaşamlarla.
Romanın özeti ilk satırlarda gizleniyor aslında: "Şeytan yükümüzü sırtlanan günah keçisi değilse nedir?" Nedir? Tüm talihsizlikler, şansızlıklar hurafelerle zavallı kara kedilere, günay keçilerine atfediliyor. Belki de siz arkadaş çevrenizde, ailenizde, okulunuzda, toplumumuzda birer günah keçisisiniz! Asıl talihsizlik ise kendinize başkalarının bu bakış açısıyla bakmak olmaz mıydı Adile'de olduğu gibi? Başkalarına bu bakış açısıyla bakmak ise cehalletten doğmuyor muydu? İşte bu cehaletin kurşuna nasıl dönüştüğünü görebilirsiniz sayfaların şeffaflığından hayata bakarak.
Kelimeler olmadan da duyabilecek, konuşabilecek, anlaşılabilecek insanların artması dileği ile.
Sevgi, kitap ve sağlıkla kalın.