Bana dokunmayın, ben kendimle iyiyim. Ve sonra aklıma Shakespeare’in şu düşüncesini getirdim: “Ben hep mutluyum biliyor musun? Çünkü hiç kimseden bir şey beklemiyorum. Beklenti her zaman zarar verir. Hayat kısa, bu yüzden hayatını sev ve mutlu ol. Gülümsemeyi sakın bırakma. Kendin için yaşa ve konuşmadan önce dinle. Yazmadan önce düşün, harcamadan önce kazan. Dua etmeden önce inan, vazgeçmeden önce dene. Nefret etmeden önce sev, ölmeden önce yaşa.”
Reklam
Uğursuz Bir Şey Geliyor Bu Yana
“Baba, dedi Will çok alçak sesle. “Sen iyi bir insan mısın?” “Senin ve annen için, evet, olmaya çalışıyorum. Ama hiçbir insan kendi başına bir kahraman değildir. Ben kendimle bir ömür yaşadım, Will. Kendimle ilgili bilmeye değer her şeyi biliyorum—“ “Ve bunları topladığında…?” “Toplamları mı? Geçip giderlerken ve ben çoğunlukla çok sessiz ve gergin otururken, evet, sanırım iyiyim.”
Sayfa 130 - İthaki YayınlarıKitabı okuyor
“Sen... Neden geldin?” diye sordum. Gözleriyle masayı işaret etti. “Sana yemek yollamıştım. Ama kapıyı açmamışsın. O yüzden geldim.” Kendi kendime güldüm. Kızları öylece bırakıp da mı gelmişti acaba? Tüh. Yazık oldu. “Üzgünüm. Kapıyı açmak için yürüyebilmem gerekiyor. Ben de yalnızca koşabiliyorum.” Kendimle dalga geçmeme sinirlenmiş gibi gözlerini devirip eliyle çenesindeki sakalları kaşıdı. “Bir an, durumunu unutmuşum. Ee, tuvalete gitmek ister misin? Sonra sorun olmasın?” Başımı hayır anlamında sallayıp masayı biraz daha kendime çektim. Bu yemekler bana bir hafta yeterdi. Acaba Bora Karahanlı odaya bir hafta boyunca uğramayacak mıydı? “Hayır. İyiyim ben. Git artık. Kadınlar bekletilmeye gelmez! Kaçarlar valla. Benden söylemesi.” Yüzüne bakmadan tavsiyemi verip kendi söylediklerime güldüm ve tabağımdan aldığım bir dilim patatesi ağzıma attım. “Gidiyorum. Bir ihtiyacın olursa...” “Olmayacak!” Birkaç saniye bir şey söylememi bekler gibi başımda dikildikten sonra nihayet odadan çıktı. Televizyonun sesini açıp yemeğime döndüm. Sadece beş saniye sonra kapı tekrar açıldı ve Bora Karahanlı’nın kafası göründü. Kafasını içeri doğru uzatmış bana bakıyordu. “Telefon numaram sende vardı, değil mi?” Gözlerimi devirdim. “Evet. Beni merak etmen ne hoş!” Kendi kendime kıkırdayıp yüzüne baktığımda gayet de ciddi göründüğünü gördüm. Hem ciddi hem de beni merak ediyor. Bari gül be adam!
Ben kayboldum! Duygularım çok karışık. Anılarım kayıp. Gözlerim yaşlarla dolu. Ben kötüyüm ama iyiyim de. Hiçbir şey dilemiyorum. Hiçbir arzum yok. Yitip gitsem daha iyi. Kendimle ilgili çok fazla sorunum var ve kalbim sürekli kederli.
Sözde samimiyetiniz, davranışa yansımayan sevginiz, sözde iyi insan rolleriniz sizin olsun. Bana dokunmayın, ben kendimle iyiyim.
Reklam
40 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.