Ampul Kafa bölümünden
Ayşe’nin gözleri başka bakıyor. Parlak. Bir şey daha var ama tarif edemiyorum. Sadece parlak diyorum tarif edemediğim için. Onunla konuşuyoruz bazen. Ben utanıyorum onunla konuşurken. Bu sebeple aslında ben onunla değil, o benimle konuşuyor genelde. Bana en çok; “Neden konuşmuyorsun benimle?” diyor. Ben ona, seninle konuşmuyor değilim demiyorum,
Bak, çok duygusal bir insanım ben. Balık burcu değilim ama benimle çok güzel ilgilenip sonra bir anda elini eteğini benden çekersen oturur çocuk gibi ağlarım. Seviyorum deyip bana sevdiğini hissettirmezsen geceleri uyuyamam. Ben kimsenin duygularıyla asla oynayamam. Kimsenin ahını hiç alamam. Gitmek için geleceksen gelme, gidersen dayanamam. Ne de olsa iki günde unutur diye düşünme, sana alışırsam unutamam. Etrafına bir bak. Şu sıradanlığa bir bak. Herkes gitmek için giriyor birbirinin hayatına. Sen gitme. Gideceksen de gelme. Herkesleşme. Kendini benden eksiltme. Beni sevdiğini söyleyip iki gün sonra ortadan kaybolacaksan sen beni böyle sevme. Ben böyle iyiyim kendimle.
Reklam
Bak, insanlar sana hep yakıştırmalar yapar. Güçlüsün derler, çok güçlüsün. Asabisin derler, güzelsin, çirkinsin, akıllısın derler. Korkaksın derler, acemisin, ustasın, derler, arada kafaları bozulur s.ktir lan derler. İnsanlar hep bulurlar diyecek bir şey. Seni istedikleri kalıpların şekillerine sokarlar. İyiyim, kötüyüm diyemezsin. Asabi değilim, sinir hastasıyım mesela ben. Çocukluktan. Bir şeye biraz kızsam, üzülsem, korksam diz kapaklarımdan başlayıp, ellerime, sonra çeneme varan titremeler yaşarım. Kekelerim, gözlerim dolar. Ama anlatamazsın kimseye, anlamak istemezler. İnanmazlar, umursamazlar. Güçlü değilim diyemezsin. Sen ki derler; şuna göğüs gerdin, sen ki bunu yendin, sen ki diğerini atlattın… Yoruldum işte diyemezsin. Ayakta o kadar çok durdum ki taşımıyor o dizler artık, diyemezsin. Diyemezsin. Kendine yediremezsin. Alçaltacak sanırsın seni. Belki birileri, zayıf yanlarını görsün istemezsin. Bilirsin insanın emdiği süt çiğdir, kullanır herkes herkesin zayıflığını. Ne acı diyorum bazen, acıyorum kendime ve hepimize. Tüm bu beni anlayan, bana benzeyen insanlara!
İşte şu yağmurlar, işte şu balkon, işte ben İşte şu begonya, işte yalnızlık İşte su damlacıkları, alnımda, kollarımda İşte yok oluşumdan doğan kent Hiçbir yere taşmıyorum, kendime sızıyorum yalnız Ben dediğim koskocaman bir oyuk Koltuğun üstünde, aynadaki yansıda Bir oyuk! sofada, mutfakta, yatağımda
Son gelince...
Bugünlerde kaldırımlarda yürümüyorum, çözülen ayakkabılarımın bağcıklarını da bağlamıyorum. Kendime pek özen göstermiyorum. Eriyen mumun yanan ipiyim desem yeridir. Sonumu bekliyorum.
Sayfa 88 - E-kitapKitabı okudu
YAŞAMAK Neden diye sormayın hemen. Onu ben kendi kendime de açıklayabilmiş değilim henüz. Kişinin ihtiyaç duyunca aramasının binlerce çeşidi olmalı. Aradığımızın ne olduğunu biliyorsak, arayacağımız yer bellidir. Bakınırız ve onun işaretlerini tanımakta güçlük çekmeyiz. Sıkıntı kollarını göğsümde kavuşturmuş. Soluk alırken, genişleyip
Reklam
361 öğeden 351 ile 360 arasındakiler gösteriliyor.