sorarım sana; yalnız değil de yapayalnız olduğunu hissettiğin zamanlarda yaşadın mı hiç? çevrende kimse yokken yalnızsındır. yaşamın ıssızlığında kimsesiz kalmaksa, bambaşka bir duygu. yapayalnızlık budur işte! o zaman sığınacak bir yer ararsın kendine. iyi ya da kötü diye düşünme lüksüne sahip değilsindir. uzun vadeli olmayacağını bilsen de, anlık sevinçler yeter sana. uzanan el, gerçekte bir canavarın pençesidir, bilirsin. ancak, onu tutmaktan, ona tutunmaktan başka yolun yoktur. dostun kötüsü olmaz felsefesine sığınaraktan, bile bile aldatırsın kendini.
Sayfa 63 - doğan kitap
"Birisini sevmeye kalkışmak, önemli bir işe girişmek gibidir, bilirsin. Enerji, kendini veriş, körlük ister. Hatta başlangıçta bir uçurumun üzerinden sıçramanın gerektiği bir an vardır. Düşünmeye kalkarsa atlayamaz insan. Bundan böyle artık bu gerekli sıçrayışı yapamayacağımı biliyorum."
Jean-Paul Sartre
Jean-Paul Sartre
Reklam
Her şey geçer, bilirsin. Yalnızlığını sev. Herkes gitse de o seni bırakmaz, bilirsin. İnsanin kendine açtığı yarayı hiçbir tabip iyi etmez, bilirsin.
« Düşmanı tanıyıp kendini bilirsen, yol kendiliğinden açılır.»
Sayfa 19 - Yordam KitapKitabı okudu
Her şey sende gizli
Yerin seni çektiği kadar ağırsın, Kanatların çırpındığı kadar hafif.. Kalbinin attığı kadar canlısın, Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç... Sevdiklerin kadar iyisin, Nefret ettiklerin kadar kötü.. Ne renk olursa olsun kaşın gözün, Karşındakinin gördüğüdür rengin.. Yaşadıklarını kâr sayma: Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; ne kadar yaşarsan
Aşk
Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git. Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler. Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti Yoktu dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuz Sanki hiç olmamıştı Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel lâflı İstanbullar Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti Çünkü iki kişiydik Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük ...
Sayfa 19 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 771 ile 780 arasındakiler gösteriliyor.