ne bir sitem ne bir efkâr. yüzünde köhne bir ifade var hep. dört yıl öncesinden. benim, ben. bak, yüzünden inmiyorum ve ellerinin arasındaki boşluklara öfkemi sızdırdım. seni benimle sınıyorlar. seni kendindesin sanıyorlar. sana göre en karanlık zindanın parmaklıklarıyım yüzünde. beni bile seçemiyorsun, kimim, kimlerdenim ve neden varım. insanlar
Kapı üç defa " Tak, tak tak" diye çalındı. "Kapıyı çalan kim?" dedim. Kapının dışından," Benim! Ey Dinin Güneşi! Benim!" diye bir ses geldi. Kapıma gelen adam, sanki diyar diyar aradığım sevgiliydi. Heyecanlandım. Tam"Gel!" diye sesleneceğim sırada kapıdaki sevgilinin söylemiş olduğu "Benim" sözcüğü, beni keskin bir kılıç gibi durdurdu. Çok heyecanlanmıştım. Heyecanımı bastırdım. İçim burkularak ona;
" Git şimdi zamanı değil. Böyle bir sofra ham kişilerün makamı olamaz. Hamı ayrılık ateşinden başka ne pişirebilir nifaktan ne kurtarabilir?" dedim.
Kapıdan ayrılmıyordu;
"Şimdi sarhoşsun, kapımdan git!" diye bağırdım. Adam, yalvarır bir sesle;
"Kapıyı açınız! Sarhoş değilim!"dedi. Ne demek istediğini tam anlayammaıştım. Ona imâlı bir lâf söylemem gerekiyordu;
Tekrar bağırdım, "Öyleyse git!"
Kapının önünde biraz düşündü. "Mademki kendindesin, varlığından geçmemişken, burada işin yok!"dedim. Ne demek istediğimi anlamıştı sanki. Daha fazla beklemedi. Gitti. Adam gitmişti ama o gidince sanki benim gönlüm de peşinden gitmişti. Ama başka ne yapabilirdim ki?
Sen, benliğe kapılıp kendi etrafında döndükçe, kendini tavaf eder sayılırsın.
Böylece sen, kendi kendini tavaf etmekle dinden dönmüş bir kâfirsin.
Bu hâlle nasıl olur da Kâbe’ye varmış sayılırsın?
Sen kendindesin, daha kendinden kurtulamamışsın...
Kendini arama artık
Kendindesin
Sadece tamamlandığın kişiden yoksunsun
Nefes alamıyor gibi olsan da
Boş ver
Bir kıyıya var
Düşünceni dalgalarla kardeş et
Uzun uzun dal
Geçmişindeki kayalar uçuruma yuvarlansın
Sen sağlam dur
Bekleyiş şimdi sindi üstüne.
Madem ki aşkın yok, aşık değilsin, sana uyumak yaraşır; git bol bol uyu.
O'nun aşkı ve gamı bizim nasibimizdir.
Biz sevgilimizin gam güneşinin tesiri ile zerre zerre olduk. Çünkü biz O´ndan gelen gamı da seviyoruz.
Madem ki senin gönlünde böyle bir duyguyla bir heves uyanmamıştır, git bol bol uyu!
Onu bulmak, ona kavuşmak ümidi ile köpürerek, ağlayarak başını taştan taşa çalan, dağlardan denize doğru koşan sular gibi biz de
koşup duruyoruz, O´nu arıyoruz.
Sende ise "Sevgili nerede? Onu nasıl bulurum?" arayışı, üzüntüsü yok. Sen git bol bol uyu!
Aşk yolu yetmiş iki milletin inancının dışındadır. Madem ki senin aşkın, inancın taklitten, gösterişten ibarettir, sen git uyu!.
Bizler aşkın eline düştük, kendimizden kurtulduk. Bakalım aşk bize ne yapacak?
Sen ise kendindesin, kendi elindesin, kendine tapıyorsun. Senin için uyumak gerekir, git bol bol uyu!