“Reklam, zevk değil mutluluk vaat eder bize: dışarıdan, başkalarının gözüyle görülen bir mutluluk. Kıskanılmanın getirdiği bu mutluluk da çekicilik yaratır. Kıskanılmaksa insanda, ancak yalnız başına tadılabilecek bir kendine güven duygusu yaratır. Bu duygu da yaşantınızı, sizi kıskananlarla paylaşmamanızdan gelir…”
Kibir bir virüs gibidir. Bünyede bekler. Kendine güven, cesaret, güç, dik başlılık hatta tevazu bile içerir en başta. Onun ne vakit kibre dönüştüğünü taşıyan anlayamaz kimi zaman.
Sayfa 27
Reklam
Her insanın yapamayacağı kadar güç olanı, kendine gerçek güveni sağlayabilmek için karşısındakilere güven vermek...Sözle olmaz bu güven... İş isterler. Sadakatini en sefil ödevlerde üst üste yeniden ispatlayacaksın. İnsafsız avcıya salt hizmet etmeyeceksin, bundan keyiflendiğini de göstereceksin. Gerekirse, yalnız dostlarını değil, öz oğluna bile hainlik edeceksin. Onursuzluğun arttıkça, istenen ödevlerin rezilliği artacak...
Sayfa 212 - İthakiKitabı okudu
Ne kadarda kendine güveniyordu bu adam. Babasını nasıl da küçümsüyordu, üstelik bunu söylemekten de çekinmiyordu. Bana yüzüğü veren sakallı adamı gözümün önüne getirmeye çalıştım. Nazik olmaya çalışıyordu, ama onda da aynı vardı aynı güven. Dünyanın bütün sırlarına ermiş gibi sakin, artık beni hiçbir olay, hiç kimse şaşırtamaz dercesine umursamazca bakıyordu insana. Aslında bu ilgisiz yüz ifadesini, bu aldırmaz tavrı tanıyordum: Babamın arkadaşı, can yoldaşı, uğruna bizi terk edip gittiği Pakistanlı Şah Nesim de böyleydi.
Sayfa 104Kitabı okudu
Güven yoksa her şey biraz eksiktir .Ama güven varsa , eksik olan şeyler görmezden gelinebilir.Çünkü bir insana güveniyorsan , onunla her yola çıkabilirsin .Her zorluğu aşabilir , kendine 'Bu da geçecek !' diyebilirsin .
Mustafa Kemal'in sinirlerini yatıştırmak için başvurduğu bir başka yol da içkiydi. Gençliğinde, kendine güven vermek, başkalarının karşısında sıkılmadan davranabilmek için içmişti. Zihni genişledikçe, onu frenlemek için içmeye devam etti. Kafasındaki düşünceler gece rahatını kaçırıyor, gündüz üzerindeki dinamo gibi etki yapıyordu. Akşamları, o da güneş battıktan sonra, sinirlerindeki gerginliği yatıştırmak için içerdi. Mustafa Kemal irade zayıflığıyla değil, isteyerek içiyordu. Alkol hoşuna gider ve ona iyi gelirdi. İçtiğini kimseden gizlemez, ikiyüzlü davranmaktansa, herkesin bilmesini daha doğru bulurdu. Yabancı gazetelerde, içkiye düşkünlüğü üzerinde yazılar çıktığı vakit kızacak yerde memnun olur, 'Bunlar yazılmayacak olsa, halk beni anlamaz' derdi. Bir akşam, İzmit Valisi, yemek yedikleri lokantanın perdelerini kapattırmak istemişti. Mustafa Kemal: 'Sakın ha,' dedi. 'Perdeyi kapatırsanız herkes bizim kadın oynattığımızı zanneder, şimdi hiç olmazsa sadece içtiğimizi görüyorlar.' Bir Fransız gazeteci, Türkiye'nin bir sarhoş, bir sağır ve üç yüz sağır-dilsiz tarafından yönetildiğini yazmıştı. Mustafa Kemal, 'Yanlış' diye cevap verdi, 'Türkiye'yi yalnız bir tek sarhoş idare eder.'
Sayfa 308Kitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.