Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Oysa hep bilirsiniz nedir, Ölümlülerin başını yiyen: Kendine fazla güven
Sayfa 63 - Hecate
"Hareket halindeki insan bilinci felsefe yoluyla kendini kendine açar.. -Felsefe yapmanın gerekli olup olmadığını sormak söz konusu değil. Felsefe yapıyoruz, çünkü zorunlu. Olmazsa olmaz. Bilincimiz kendisine sorular soruyor, onları Çözmeye çalışmak gerekiyor. Felsefe zorunlu bir şey... Felsefe kültürümüzü hale yola koymamızı, bir düzen kurmamızı, kendimizi bulmamızı, entelektüel bir güven duymamızı saglar."
Reklam
Manik depresyon üzerine ;
'Mani', bilmeniz gereken başka bir ruh hastalığıdır. Mani, depresyinun tersidir ve lityum reçetesi verebilecek bir psikiyatrisin müdahalesini gerektirir. Lityum, aşırı duygudurum çalkantılarını düzenler ve hastanın normal bir yaşam sürmesini sağlar. Ancak, terapi başlayana kadar, hastalık duygusal açıdan yıkıcı olabilir. Belirtiler ilaç
Oysa hep bilirsiniz nedir, Ölümlülerin başını yiyen: Kendine fazla güven.
Kendine güven olmadan beşikteki bebekler gibiyiz.
Çevreye güven duyma ile kendine güven duyma birbirinden farklı olgular değildir. İnsan kendisine güvenirse, diğer kişilerden de korkmaz; diğer insanlardan korkak biri ise çaresizlik duyguları yaşar. Bir insanın kendine güvenmesi çocukluk yıllarında çevresine duyduğu güvenle başlar. Bu duyguyu sonradan, kendinden elde edebilmesi oldukça güçtür.
Reklam
Bugün ucu insanın en temel ihtiyaçlarına, özellikle de güven duyma, görülme ve onaylanma arzusuna dokunan pek çok ortak insani sorun narsisizmle ilgilidir. Yaşamlarında benlik, kimlik, işlev ve etkileşim sıkıntıları yaşayan pek çok bireyin baş edemediği, anlayamadığı, yanlış anladığı, dolayısıyla çözemediği pek çok olgu ve durum, yetersiz sağlıklı narsisizmin dolayısıyla patolojik narsisizmin kapsamına girer. Örneğin; öz güvensizlik, yetersizlik ve değersizlik algısı, aşağılık duygusu, düşük benlik saygısı, onay bağımlılığı, kronik utanç, içsel boşluk, sınır koyamamak, “hayır” diyememek, ertelemecilik, bağlanma sorunları, ilişkilerde tutarsızlık ve süreksizlik, güvensizlik, anksiyete, empati yoksunluğu, her şeyi kendine hak görme, zayıf ego, sadizm, duygusal manipülasyon, kıskançlık, haset, agresyon, pasif agresyon, kendini ve ötekini sabote etme, cinsiyet, kimlik, benlik karmaşası, sosyal medya bağımlılığı, FOMO (keyif, eğlence, bilgi vs.’den mahrum kalma korkusu), iptal kültürü (cancel culture), takılma kültürü (hookup culture), ilişki sakınımı, yakınlık sakınımı, sosyal izolasyon, “Keyif al! / Pozitif ol! / Önce kendini sev! / Yeterince iste ve oldur!” dayatmaları, impostor sendromu (becerilerinden, yeteneklerinden, başarılarından emin olamamak, sahtekâr durumuna düşme korkusu) … Bütün bunlar narsisizmle iç içe, hem onun belirleyeni hem de sonucu niteliğinde olgulardır.
Babam, alınganlığın, insanın kendisine karşı duyduğu güven ile ters orantılı olduğunu söylemişti. Mesela piç sözünün, ancak, babasından emin olmayan kimseleri gocundurduğunu ileri sürmüştü. Çok doğru bir düşünce değil mi? Mesela, siz, Albert Einstein’a hakaret edebilir misiniz? Ne söyleseniz aldırmaz. Çünkü adamın kendine güveni vardır.
Sayfa 28
o gösterişin ve kendine güven görüntüsünün altında, aslında oldukça büyük bir korku ve güvensizlik duygusu yatmakta.
Koridor Yayıncılık
Şair Halil Cibran'ın dediği gibi: "Cesur olmak, korkuyu bilmemek değil, korkuyu tanımak ve onu aşmaktır."
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.