Celal Şengör’ün Motivasyon Önerileri
1- "Ah! Vah!" etmeyi bırakın, işinizin başına geçin 2- Bir kere bakmak yetmez, aynı konunun defalarca üzerinden geçin. 3- Tutkunu olmadığınız bir işi meslek edinmeyin. 4- Yaptıklarınızı mutlaka kayıt altına alın. 5- Yazarak çalışmak en akıllıca yöntemdir, bunu uygulayın. 6- Ne iş yaparsanız yapın, kitap okumanın değerini görmemezlikten gelmeyin. 7- Şans hazırlıklı zihinleri tercih eder. Başkalarının ne kadar şanslı insanlar olduklarını düşünmeyi bırakıp kendi şansınızı yaratmak için zihninizi hazırlayın. 8- Bazen tembellik etmek, durup dinlemek ve doğanın size verdiklerini izlemek hakkınızdır. Ancak rehavete kapılıp ipin ucunu kaçırmayın ve çalışmaktan kaçmayın. 9- Hafızanızı güçlendirmek için beyninizi çekmeceli dolap gibi kullanın ve her bilgiyi ilgili alana yerleştirin. Beyninize bir torba gibi davranmayın. 10- Her insanın çalışma düzeni kendine özgüdür. İşinize yarayan ve sizi başarıya ulaştıracak olan neyse "kendi yöntemleriniz" olarak geliştirin.
Enformasyon rejiminde Georg Büchner'in söyledikleri hala geçerliliğini koruyor: "Bizler birer kuklayız, bilinmeyen güçler tarafından ipleri çekilen kuklalar, bizler kendimiz bir hiçiz, hiç!"20 Tek fark şu. Bugün bizi yönlendiren güçler o kadar incelikli ve gizli ki artık onların farkına varamıyoruz. Hatta onları özgürlükle karıştırıyoruz. Charlie Kaufman'ın kukla animasyonu Anomalisa, akıllı tahakkümün mantığını gözler önüne serer. Tüm insanların birbirine benzediği ve aynı sesle konuştuğu bir dünyayı tasvir eder. Bu dünya, paradoksal bir şekilde, sürekli özgünlük ve yaratıcılık çağrılarının yapıldığı neoliberal cehennemi açığa vurur. Filmin kahramanı Michael Stone, başarılı bir motivasyon koçudur. Bir gün aniden kendisinin bir kukla olduğunu fark eder. Ağzı yüzünden düşer. Onu elinde tutarken şaşırıp kalır, çünkü ağzı hala kendi kendine konuşmaya devam etmektedir.
Reklam
“Çevremizdeki insanlara bak. Neden acı çektiklerini, neden hep mutluluk arayıp bir türlü bulamadıklarını merak etmiştin. Bir insan şöyle bir durup kendi kendine, benim hiç gerçek anlamda kişisel bir arzum oldu mu, diye sorsa, cevabı hemen bulur. Bütün isteklerinin, çabalarının, rüyalarının, ihtiraslarının hep başka insanlardan gelme bir motivasyon olduğunu görür. Aslında çabaları maddesel zenginlik uğruna bile değildir, elden düşmecinin hayali sayabileceğimiz saygınlık içindir. Bir onay arar. Kendinin olmayan bir onay. Ne o mücadeleden bir keyif alır, ne de başardığı zaman bir sevinç duyar. Bir tek şey için bile, 'Bunu isteyişim, kendim istediğim içindir, yoksa komşularım bana imrensin diye değil,' diyemez. Ondan sonra da, neden mutsuzum diye merak eder. Mutluluğun her türü, kişiye özeldir. En büyük anlarımız kişiseldir, kendimizden kaynaklanan bir motivasyondan gelir, ona el sürülemez. Bizim için kutsal olan, değerli olan şeyler, herkesle paylaşılmayan, orta malı olmayan, çekip kurtardığımız şeylerdir.
Sayfa 1572 - Plato Yayınları - epubKitabı okudu
Çevremizdeki insanlara bak. Neden acı çektiklerini, neden hep mutluluk arayıp bir türlü bulamadıklarını merak etmiştin. Bir insan şöyle bir durup kendi kendine, benim hiç gerçek anlamda kişisel bir arzum oldu mu, diye sorsa, cevabı hemen bulur. Bütün isteklerinin, çabalarının, rüyalarının, ihtiraslarının hep başka insanlardan gelme bir motivasyon olduğunu görür. Aslında çabaları maddesel zenginlik uğruna bile değildir, elden düşmecinin hayali sayabileceğimiz saygınlık içindir. Bir onay arar. Kendinin olmayan bir onay. Ne o mücadeleden bir keyif alır, ne de başardığı zaman bir sevinç duyar. Bir tek şey için bile, 'Bunu isteyişim, kendim istediğim içindir, yoksa komşularım bana imrensin diye değil,' diyemez. Ondan sonra da, neden mutsuzum diye merak eder. Mutluluğun her türü, kişiye özeldir. En büyük anlarımız kişiseldir, kendimizden kaynaklanan bir motivasyondan gelir, ona el sürülemez. Bizim için kutsal olan, değerli olan şeyler, herkesle paylaşılmayan, orta malı olmayan, çekip kurtardığımız şeylerdir. Oysa şimdi, içimizdeki her şeyi herkesin gözü önüne sermemiz, herkes ellesin diye ortaya açmamız isteniyor. Toplantı salonlarında neşe aranıyor. Benim demek istediğim türdeki kaliteye bir isim bile bulmuş değiliz. Yani insan ruhunun kendine yeterliliğine. Ona bencillik ya da egoizm demek zor.
Plato Film Yayınları
İhtiyarlar, kendilerine bir uğraş bulmazlarsa, “ah! vah! bu hallere mi düşecektim ben!” diye kendilerine acımaya başlarlarsa, işin sonu felâkettir. Çünkü yalnız yaşlıyken değil, gençken de kendine acımak, bir insanın kendi benliğine karşı işleyebileceği suçların en yıkıcısıdır. Kendine acıyanın, ne kendine hayrı dokunur, ne başkalarına. İhtiyarlıkta ise, “yaşlılık depresyonu” denilen ağır ruh hastalığına sürükler sizi. Bir motivasyon, yani yaşamak için bir nedeni olmazsa, bir ihtiyar nasıl yaşayabilir ki? Yüzünü duvara çevirip ölmekten başka çaresi kalmamıştır o ihtiyarın.
Çevremizdeki insanlara bak. Neden acı çektiklerini, neden hep mutluluk arayıp bir türlü bulamadıklarını merak etmiştin. Bir insan şöyle bir durup kendi kendine, benim hiç gerçek anlamda kişisel bir arzum oldu mu, diye sorsa cevabı hemen bulur. Bütün isteklerinin, çabalarının, rüyalarının, ihtiraslarının hep başka insanlardan gelme bir motivasyon olduğunu görür. Aslında çabaları maddesel zenginlik uğruna bile değildir, elden düşmecinin hayali sayabileceğimiz saygınlık içindir. Bir onay arar. Kendinin olmayan bir onay. Ne o mücadeleden bir keyif alır, ne de başardığı zaman bir sevinç duyar. Bir tek şey için bile "Bunu isteyişim kendim istediğim içindir, yoksa komşularım bana imrensin diye değil" diyemez. Ondan sonra da, neden mutsuzum diye merak eder.
Reklam
282 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.