Zekâ, hazzı, kendini ortaya koymaya başladığı zaman, determinist âleme müdahale etmeğe ve yeni terkiplere ulaşmağa başladığı zaman duymaktadır. Mesela, zekâ güzel sanatlarla uğraşmaya başladığı zaman, yani subjektif ve orijinal kompozisyonlar ararken, eşyanın katı ve idraki hapsedici ilişkilerini aşıp sanki kendine yöneldiği için huzur ve haz duyar.
Sayfa 28 - Akıl ve Zekâ.
Zekâ, mantık üstü, mantık dışı en determinist bir aleme özlem duymakla eşyaya bağlı akla karşı gerçek bir savaş vermektedir. Akıl da zekânın bu temayülüne inkâr ve redde çalışmaktadır.
Sayfa 28 - Akıl ve Zekâ.
Reklam
Akıl, hayatın ve zekânın sosyal düzen ile eşya düzeni içinde duyumlara ait dogmatik ve somut idraklar ile terbiye edilişinin ve katılaşmasının bir sonucudur.
Sayfa 27 - Akıl ve Zekâ.
Akıl, objektif duyular üzerine kuruludur. Duyularımız ise varlığı eşya olarak idrak etmeye elverişli bir yaratılıştadır. Halbuki zekâmız, belirli bir idrak seviyesi olarak varlığı manaya doğru sürükler.
Sayfa 26 - Hayat ve Zekâ.
Zekâ, orijinal yaşama endişelerimizin görünen ve dışa akseden tezahürlerini ifade eder. Zekâ, hayatın veya hayati potansiyelin realiteleri tanıma, realitelere eğilme, uzanma ve bu realiteleri kendi orijinalitesi yönünde ve lehinde kullanma gücü olarak tarif edilmeğe istidatlı gözükmektedir. Zekâ, orijinal yaşamamız için zaruri bir silahtır. Zekâ, tehlike, ihtiyaç ve ilgiler karşısında, o tehlike, ihtiyaç ve ilgilerle doğru orantılı olarak artan, tehlikeler karşısında organik ve kemmî yetersizlikleri telafi eden ve hayata yardımcı bir iç enerji durumundadır. Zekâ, insanın, orijinalliğini savunma gücüdür.
Sayfa 25 - Hayat ve Zekâ.
Dünyayı daha sağlıklı bir yer haline getirmek isteyenlerin işe önce kendilerinden başlamaları gerekir.
Reklam
Sevginin karşıtı nefret değil, kayıtsızlıktır.
ben ve gölgem, dertlerimizi anlatacak kimse yok… sadece ben ve gölgem, yalnızız ve kederli.
insanların benden beklentilerini yansıtan bir aynalar toplamından ibaretim
Olgunluk ve yalnızlığın üstesinden gelebilmek ancak yalnızlığın cesurca kabullenilmesiyle mümkündür.
Reklam
Biz her şeye bireysel bakış açımızla bakar, iç dünyamızın algılamak istediği biçimde dış dünyayı yorumlarız.
Ruhumuzdaki var olan gücü kullandığımız oranda yaşama sevincini tadabiliriz.
Bütün canlı ve cansız varlıklar, hem var olmak, hem de başkasının varlığında var olmayı reddetmek sureti ile orijinal kalmak için çırpınmaktadırlar. İşte oluş ve hayat böyle bir hercümerci ifade eder.
Sayfa 24 - Hayatı Nasıl Tarif Edelim?
Her uyarıcı-cevap arasında bu uyarıcılara yön veren ve ihmal edilmesi kabil olmayan bir "ben" vardır. Hele insanda bu "ben" ihtirasla çırpınmakta, varlığını diğer varlıklara duyurmak için çığlık çığlık dolaşmakta, pırıl pırıl ışıldamaktadır. İşte biz, hayatı ve insanı izah ederken kemmiyetimizin çerçevelediği bu orijinal "ben"i ele geçirmek ve bu "ben"i gizleyen perdeyi aralamak istiyoruz.
Sayfa 21 - Hayatı Nasıl Tarif Edelim?
Geri199
1,500 öğeden 1,486 ile 1,500 arasındakiler gösteriliyor.