"…doyumlu bir yaşamı gerçekleştirmek, kişinin kendini değerli görmesiyle başlar. Üstün Dökmen’in şiirsel diliyle söylersek 'bir selam da kendimize vermemiz' gerekir."
İnsan gelişen değişen dönüşen bir canlıdır. Maslow çokça duyduğum biri özellikle bir ihtiyaçlar hiyerarşisi piramidiyle bilinir fakat meselemin özünde yani bu kitabın ana temasında olayın o kadar basit olmadığını görüyoruz. Gelişen insan yani kendini keşfeden ve kendini bulmaktan korkmayan insan yaşadığı doruk deneyimler ve sanılanın aksine mükemmel olmayan ama kendini gerçekleştiren insanın başkalaşımı tamamladığını ve bu tamamlamanın şu an gösteriş üzerine kurulu kapital düzenin yaratımından ibaret olmadığını zenginliğin bazı şeyleri satın alamayacağını ki insanların materyalist bir biçimde objeye dönüşmesinden ve nevrotik tutumların artık normal halini almasından bu çıkarımı yapmak zor değil tüm bunların insanın doğasına uygun olmadığını insanın asıl amacının kendisi olmak ve bu yolda korkmadan ilerlemek paranın gücün ya da kandırmacanın ardına gizlenmemek olduğunu görüyoruz.
Son zamanlarda din üzerinden birçok gündem oluşmaya başladı. Bir tarafta gençlerin "din"le olan bağlarının koptuğuna, gençlerin; deist, ateist ya da agnostik olmaya başladıklarına dair haberler çıkıyor, bir tarafda da, dini en ilkel haliyle, bağnaz, yobaz, gerici bir şekilde savunan ve şeriatın gelmesini isteyen taşkın insanların
Kendini sevmeyi abartmak , kendine dair bir ideal imgeyi gerçekleştirmek isteyen benlik için olduğu kadar, bundan etkilenen başkaları için de yıpratıcı bir çıkmazdır.
Temel ihtiyaçlarımızın biraz fazlasını -kendini gerçekleştirmek için ilgi alanlarına lazım olan kadarını- karşıladıktan sonra daha fazlasına sahip olmak bize mutluluk olarak geri dönmüyor. Hatta çok parası olanların zaman yoksulu olduklarını görüyoruz. Oysa sevgi, şefkat ve dostluk gibi parayla satın alamayacağımız ve bize iyi gelen birçok değer var ve onlar bizim ruh sağlığımız için çok daha önemli. Mutluluğun özü parayla değiş tokuş yapamadığımız şeylerde; bir dostluğu, vefa duygusunu, çocuğumuzun sevgisini, bir tebessümü parayla satın alamazsınız.
Ivan Aleksandroviç Gonçarov, 1812-1891 yılları arasında yaşamış, Rusya 'nın 19. yüzyılda yetiştirdiği en önemli yazarlardandır.
Gonçarov bu eserinde kendini tanımış ve Batı 'dan farkını anlamaya başlamıştır.
Ştolts ve Oblomov karşıtlığında, eski ve yeni Rusya 'yı, Doğu 'yla Batı 'yı karşı karşıya koymuştur. Nasıl Doğu