Home
Search
Explore
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.32
Kendi iç yolculuğum ile bağ kurduğum bir kitap oldu. Düşündüklerim, farkına vardıklarım , olmak istediklerim bir arada gibiydi. Aynı yolda, benzer gönülde hissettim yazarı ve bu yüzden duygulu, etkili bir yorum yapabileceğime fazlaca inanarak heyecanla okudum ama gel gör ki yorum yapmakta çok zorlandım. Beklediğim ilhamın gelmemesini geçtim,
Kendi kömünitesinde yaşamını sürdüren gürgen ağacının hayatının devamlılığını sağlayabilmek için eğilip bükülmeden uzama çabasını kendini güzel kılmanın onu Odun olmaktan (değersizce hayatının son bulmasından ) koruyacağına inanıcıyla bu uğurda azami gayretini anlatır
bir gün çabasının karşılığını bulamaz ve kesilir umudunu yitirmez güzel bir pencere olmayı rüzgarlarla haber salmayı güzel manzaralara vâkıf olmayı umar gel gör ki yolculuğunda ona Dar ağacı olmak düşmüştür hayattaki şahitliğinin ağarlığına katlanamaz ve kül olmaya kendini çürütmeye niyet eder geçmişe duyduğu Özlem’le ormanda kalmış dallarının yaşama tutunması umuduyla…….
Bir hayal var; yaşanması mümkün…
Simeranya, bir ütopya… İnsanın makinalaşmadığı kabiliyetlerinin her yaş ve meslekte serbestçe gelişmesine imkan tanıyan bir okul…Simeranya, bir ahenk ve sükun atmosferi…Ruhi sıkıntıların dindiği manevi tevekkül iklimi…Kazançların hakça bölüşüldüğü, çalışmamanın yasak olduğu, gelirlerin servetler yerine üretime katıldığı bir düzen…
Bir de gerçek var, realite ; yaşadığımız…
Kendimize hayran, kendimize düşman ve kendimize yabancı olduğumuz çetin bir çağ… Maddenin, ölçünün, fiziğin, matematiğin altın çağı; ruhun, maneviyatın mağara çağı… İnsanın makinalaştığı, makinaların insanlaştığı pis bir çağ ; insanın en yalnız çağı… Yalnızlaşıyoruz…Yalnızız…Konfor aşkıyla sonumuzu hazırlıyoruz. Şehirler ışıklara boğulurken ruhlarımız karanlığa batıyor. Değerlerimiz yozlaşıyor, dünya huzursuzluğu yaşıyoruz. Başımızda sersemletici gaflet rüzgarları…
Kısacası modern tabirle; hayaller Simeranya, hayatlar Paris…
Bir ben var bizde; saklıyız onun içinde…Melek de ,şeytan da var ruhumuzun gizbelerinde…Mesele hangisini serbest bıraktığımızda…
Kitabın ruhu şu alıntıda saklı:
Ey insan!
…
Bırak şu maddeyi, boğ şu ölçü dehanı, doy şu fizik ve matematik tecessüsüne, kov şu kemiyet fikrini, dal kendi içine, koş kendi kendinin peşinden, bul onu, bul kendini, bul ruhunu, bul, sev bil, ân, gör, kendi içinde gör Allah'ını. Kendine dön, kendine bak, kendine gel.
Amor Fati!
Herkese selamlar. @sayfalarca_okuyanlar_kulubu 'nün etkinliği olarak her ay @destekyayinlari #felsefeserisi nden bir kitap okuyoruz. Geçen aylarda okuyamasam da bu ay okuyabildim. O yüzden çok mutluyum.
Bu kitap #nietzsche 'yi daha iyi anlayabilmek adına güzel bir kitaptı. Beğenerek okudum.
"Nietzsche'yi neden yanlış anlıyoruz?" Sorusuna cevap arıyoruz bu kitabı okurken.
Kitapta mesaj çok açık, tüm yolları bir kenara bırak önce kaybol, dibi gör ve hiçbir şeyden destek almadan kendi ışığını yak!
Güzel felsefik sözleriyle, Nietzsche'nin kısa bir hayat özetiyle beni etkileyen bir kitap oldu. Pis sularda yıkanmayı bilmek, aynı bardaktan su içebilmek, yerçekimini hayattayken unutmamak gibi klişe ama içi dolu sözleri daha iyi anlamamı sağladı.
"Bengi Dönüş" üzerine bir çok araştırma yaptım ve #böylebuyurduzerdüşt kitabını kısa zaman içerisinde okumam gerektiğini düşündürdü.
Ve kitapta bir film önerisi bulunuyor. Groundhog Day izlenmeli ve Phil'in davranışlarına dikkat edilmeli. Sonrada bu kitap okunmalı ki bir şeyler yerine oturabilsin.
Kendini sevmek çok güzel. Kendinizi sevin çünkü her şeyin başı kendini sevmek. Sevgiyle kalın, en çok kendinizi sevin! Keyifli okumalar.
Kaderini Sev, Çünkü Aslında Hayatın Bu - NietzscheTaner Şanlıoğlu · Destek Yayınları · 20202,784 okunma
Trafik akışında ilerlerken bir arabanın tüm müdahalelere rağmen ışıklarda yeşil yanmasına rağmen hareket etmemesi ile başlayan bir serüven. Aracın başına gelip neden durduğunu öğrenmek isteyen yayalar ve sürücüler gördükleri manzara karşısında hayrete düşüyor. İçindeki adam kör olduğunu söylüyor. Ve herkesin şaşkın bakışları altında kör olduğu
Kitap çok güzel, akıcı ve sürükleyici. Çoğu kişinin de bildiği okuduğu popüler de bir kitap.
İnsan tarihi boyunca nice salgın hastalıklar yaşanmış. Çok ciddi kayıplar olmuş. Kara vebadan Avrupa'nın 3'te 1'i bile ölmüş. Şu an biz de salgın hastalık dönemindeyiz ve bu kitapta salgının geçmesi bu dönemde okunup ayriten dikkate alınmasi gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Tabi kitap da bahsedilen salgın farklı çünkü körlüğün buluşacağını kimse düşünmez. Ama kitabın bı yerinde de hastalığın bedensel değil de ruhtan kaynaklı olabileceği kimsenin aklına gelmemişti diyor. Bu yüzden sıkıntı iç dünyamızda. Bakabiliyorsan gör; görebiliyorsan fark et.
İnsanlar kör olunca hiç bir sosyal statüleri ve değer yargıları kalmıyor. Herkes aynı. Yaş, cinsiyet, millet farketmiyor. Korku ve panik duyguları hakim oluyor. Körler artık duygularının olmadığını düşünüyorlar. Ama güçlünün güçsüzü ezmesi burada da karşımıza çıkıyor. Devletin iki yüzlü yaklaşması var bir de. En başta körleri karantina alıyor. Hemde nerede ? Eski bir akıl hastanesinde başında da askerler. Daha sonra anarşi kendini gösteriyor tabi.
Kitabı çok beğendim. Ama bazı teknik sorunlar var kitapta. Nedenini bulamadım. Mesela diyologlarda neden hep virgül koyup büyük harfle başlamış? Normal konuşma çizgisi kullanamazlar mıydı
Gerçekten okumuş, nerdeyse her alanda bilgili olan kişiler, başkalarının bilgisizliğini her zaman hoşgörüyle karşılarlar. Oysa, ancak kendi etipuften ve değersiz alanlarında usta geçinenler, bu alandan haberi olmayanları her zaman gör görürler. "
Selam
XVIII. yüzyılda yaşamamış , İngiliz yazar Henry Fielding isimli bir yazarla tanıştım .
Eğitim Ve Ahlak
Dikkat bu bölüm spoiler içerir!!!
Kitap, bugün bütün dünyanın gıpta ile baktığı Finlandiya’nın eğitim sisteminin bu noktalara nasıl geldiğini anlatıyor. İki ana tema üzerinde duruluyor; eğitim ve ahlak. Okursanız eğer, her cümlede bunların izlerini göreceksiniz.
Ne Fin halkı ne de Finlandiya zengin değilken ülkenin sınırlı kaynaklarıyla büyük
