Empati kurduğumuz zaman ve bu fazla olduğu zaman kendimizi mazlum görüp çok emek veren, fedakar biri olarak görüyoruz ve bu fazla geliyor. Doğru, empati çoktur ama bildiğimiz anlamıyla çok değildir. Bir konuda empati kurduğumuz zaman o konuya dair korkularımız ve inançlarımız konuşur. Aynı hisleri aynı korkuları yaşamadığın kişiyle birebir empati kuramayacağımızı düşündüğümüz için realitemizi buna göre yaratıyoruz. Empati kurmamanın da bencillik, halden anlamamak olduğunu sanıyoruz. Birinin hissini paylaşmak, anlamak, sevmek için önce kendini anlaman gerekir. Herhangi bir grubun fikrine, inanışına değil de tamamıyla kendin olarak baktığında, konunun empati kurabilmekle alakalı olmadığını, bakış açınla alakalı olduğunu anlıyorsun. Yaşadığın hayattaki mutluluğuna ve iç huzuruna bakıp kendini sevebilme becerini ölçebilirsin. Tüm duygular sağlıklı ve doğaldır. Hepsini taşıyor olmak seni bütün olmaktan alıkoymaz, bütünlüğünü bozmaz, bütünlüğünü yaratır. Ve bu hislerin dillerini öğrendiğinde her duygunun farklı bir versiyonunu taşırsın. Öfke kötüdür deriz ama öfkemizi; gerektiği yerde bir şeyleri bırakabilmeye, tavır almaya ya da kendine saygı duyduğunu hatırlatmaya çevirebilirsin. Bunu da o duyguyu hiç bilmeden yapmak pek mümkün değildir. Böyle bakabildiğinde algıların sarsılır. Bu kendine ulaşmanın ilk adımlarından biridir. Doğru yerdesin. Orda kalmayı dene..
İnsanlar genelde çok fazla kendini kandırır. Kesinlikle erkeklerin hepsi veya kadınların hepsi aynı cümlelerini kurmak doğru değildir. Ki aynı da değildir. Gözlemlediğim bir konudan bahsedeceğim , bazı erkekler evlenmediklerinden ,yalnızlıktan şikayetçi olurlar otuzlu yaşlarına gelince. Her türlü kadın tanırlar. Evlendikleri zaman ise evlendiği kadını beğenmeyip hemen soğurlar. Zamanında bir sarışın, kıvırcık, kapalı - açık her türlü kadın tanımış oldukları için eşlerinden soğumaya başlayıp beklentileri büyür. Bu sefer de evliliklerinde mutlu olamazlar . Bazı ilişkiler sırf yapılsın diye olmaz. Aile arkadaş istiyor diye olmaz.Bence sevmek saymak gerekir kimsenin hayatına zarar vermeden. Karşınıza iyi biri çıkmayabilir bu çok normal , farklı insanlarla da denersiniz . Fakat kendinizi kaybetmeden.Elbette bir yerde nasibimiz oluyor karşımıza çıkıyor, bir arayışa girmek bile yanlıştır aslında. Elinize geçen fırsatları değerlendirmesini bilin ve değerlendirin :))
Reklam
BEGENİLME ARZUSU VE İLGİ AÇLIGI Çocukluğumuzda bize yeterince verilmeyen duyguları, büyüdüğümüzde bir şekilde elde etme çabası içerisinde bir çok rollere bürünüyoruz. Elbette her insan beğenilmek, ilgi görmek, kabul görmek ister. Biz insan doğası olarak bunları isteriz. İstemek zorundayız. Belkide insanlığımızı bu duyguların katkısıyla da
Sahip olmak ya da olmak 3
Sahip olmak" şeylere, nesnelere ilişkindir ve bunları görüp, tutmak ve de tanımlamak kolaydır. "Olmak" ise, yaşantılara ve bazı içsel süreçlere dayandığı için, dile gelmesi, tanımlanması- zor ve hatta imkânsızdır. Kişilik dediğimiz, dışa vuran yanları- mızı, yani taşıdığımız maskeleri tanımlamak mümkündür. Çün- kü bu, dışlaşmış bir
Sahip olmak ya da Olmak
Mala, mülke, şöhrete, insana, bilgiye "sahip olmak" demek, onları ele geçirmek, kendine mål etmek. onlara egemen olmak ve dilediğince kullanmak anlamına gelir. Ama bu maddesel sahip oluşların sonu yoktur. İnsan hiç bir za- man yeterince şeye sahip olamayacaktır. Çünkü maddesel olan, elle tutulan aldatıcı ve geçicidir. Bu nedenle
Yarım kalan her şey unutturmadı kendini,savaşmak için de sevmek gerekir... -K.K
Reklam
143 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.