Yazarı kişisel gelişim açısından YouTube üzerinden takip ediyorum. Kitabı okurken cümleler yabancı gelmedi hem zaten ağır bir dili yoktu, akıcıydı ama biraz tahammül edemeyip sıkılacağınız noktalarda olabilir. Daha doğrusu şu heyecanla beklediğiniz dizinin sonrasında ne olacağını beklerken araya giren reklamlar gibi düşünebiliriz. Sevdiği kız ondan ayrılınca yollara düşer sonrasında zaten kitabın arka kapağındaki Tolstoy un sözü devreye girer "Tüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar. Ya bir insan bir yolculuğa çıkar ya da şehre bir yabancı gelir." Way be dedim insan insana gerçekten iyi geliyorsa şuan kaçtığımız insanlara fırsat verilmelimiydi? diye sorguladım. Bu aşk anlamında değil onun tanıdığı james ona hem ağabey hem baba niteliği taşıdı. James 40 yaşlarında çocuk ruhlu bir adamdı cümlelerini okurken masumluğu çok güzel sırıtıyordu. Kitabın sonunda onun inancının değişmesi çok mutlu etmişti, ve yazarın ayrılık diye kastettiği şeyin ölüm olduğuda çok şaşırttı. Kitabın bitmesine bir kaç sayfa kala bile hala kavuşacaklarını ümit ediyordum. Ve o hiç bir zaman ayrıldığını söylemedi hep yanında taşıyordu gittiği her yerde hayat felsefesinde, inancında, gezdiği, gördüğü, tanıdığı insanlarda onu gördüyordu yaşamın aşık olmak için değil aşk olmak için olduğunu savunuyordu. Onun için önemli olan varacağı yer değil oraya nasıl gittiğiydi. Yaşamaya başlamanın bedeli bir gün ölecek olmaktı, o anlam bulmak için doğmuştu.