Çocuklar için yazanlar çoğunlukla olay odaklı ve sürekli olayların peşi sıra olduğu bir kurguyu tercih ediyorlar. Çocukların heyecanını ve temposu hep canlı kalsın diye sanırım.
Katherine Rundell kitaplarından ilk kez okuyorum ve ilk 150 sayfasında sürekli oradan oraya giden 4 çocuk okudum. Uçakları düşmüş pilot ölmüş ve ne yapacakları konusunda fikir yürüten 4 çocuk. bu kısımlar bana çok sıkıcı geldi.
Sonra çocuklar Kaşif ile karşılaşıyor. Tabi ki çocukların sürekli soruları ile yavaş yavaş tanıyoruz esrarengiz kaşifimizi. Benim için ise kitap işte o bölümlerde ivme kazanmaya başladı.
Kaşif 'sizin buradan kurtulmanızı sağlarım ancak tek koşulum var buradan kimseye söz etmeyeceksiniz.' diyor. Çocuklardan bazıları kabul ediyor bir tanesi ise 'kesinlikle olmaz' diyor. Dönünce bir yer keşfetmiş olacağım Times dergisine en genç kaşif olacağım tadında bir şeyler söyleyince kaşifmiz kızıyor ve uzaklaşıyor.
Tekrar yolları kesişiyor ve birbirilerini detaylı tanıma süreci okuyorum. Çocuklar ile hiç bağ kuramadım , karakter betimlemeleri üzgünüm ama yetersiz.
Kaşif ise oldukça detaylı anlatılmış, giysi detayları, yüzüğü, yanındaki evcil akbabası ile canlandırabiliyorum zihnimde.
Ve Kaşif balık tutmayı, bazı gizemli güzelliklerin gizemli kalması için verdiği emeği ve uçak kullanmayı öğretiyor çocuklara.
Kitabın mesajını sevdim; Kaşif olmak için ormanda olmanıza gerek yok. dünya üzerindeki her insan kaşiftir keşfetmek dikkat etmekten başka bir şey değildir. dünyanın sizden isteği budur dikkat etmek.
kitaptan beklentim daha yüksekti ama yazarın diğer kitaplarına da şans vereceğim.
DOĞRUYU GÖRDÜKLERİ HALDE DÜŞÜNCELERİNİ DEĞİŞTİRMEYENLER CAHİLLİKLERİYLE MUTLUYMUŞ GİBİ YAŞARLAR Albert Einstein Cesaret kelimesi genel olarak, korkunun zıttı olarak kullanılır. Yani cesur insanın belirli bir konuya dair, korkusu olmadığı düşünülür. Kimi insan aşk ve ilişki konularında cesur görünür, kimisi iş yaşamında, kimisi kavgada ya da risk almada. Peki gerçekten cesaret, bir insanın erken yaşlarından bu yana yapmakta iyi olduğu şeyi sürdürmesi midir? Bizce hayır. Cesaret güçlüğü kapsar ve güçlük karşısında ortaya çıkar. Cesaret; bu güne kadar yapamadığımız şeyleri denemektir. Kendi zincirlerimizi kırmaktır. Denemeye hevesli olmak, başarısız olmaktan korkmamaktır. Konfor alanından çıkmak ve yeniliklere açık olmaktır. Cesur bir davranışın, gerçekten cesur bir davranış olduğunu ancak kişi kendisi bilebilir. Zira sınırlarımız, zihnimizde saklıdır ve sınırların kırılma noktasını kendimiz belirleriz. Şunu da unutmamak gerek; bazen kendimizi yetersiz görebiliyor ve cesur olduğumuza dair inancımızı kaybederek denemekten ve yeni bir adım atmaktan vazgeçebiliyoruz. Bu yüzden öncelikle kendimizi tanımak ve kapasitemizi keşfetmek, yaşayacağımız olaylarda gereken cesareti ortaya koyabilmek için gerekli gibi duruyor.
Gerek Eflak'ta gerekse Viyana'da birçok insan, benim hâlâ komplolar hazırladığımı ve kitaplarımın bir şaşırtmaca olduğunu sanıyor. Oysa bu deriden yaratıklar, gece gündüz kafamı meşgul ediyor. Bir kitabın varlığını keşfetmek, bir ülkeden öbürüne izini sürmek, sonunda kuşatmak, almak, ona sahip olmak, sırlarını itiraf ettirmek üzere onunla yalnız kalmak, sonra da evimde ona layık bir yer bulmak, işte benim tüm savaşlarım, fetihlerim. Ve hiçbir şey, şu çalışma odasında bu işten anlayan kişilerle söyleşmekten daha büyük bir keyif veremez bana.
çok bilinen bir çocuk içeriği olarak başladım bu kitabı okumaya. çocukken tvden hatırlıyordum az çok fakat okumamıştım. okuyayım dedim ve dehşete düştüm.
ben sevimli, macera dolu bir çocuk kitabı bekliyordum. elbette çocuk kitabı olarak basılmamış, dolayısıyla çocukluktan hatırladığımdan farklı detayları olabileceğinin farkındaydım. ama
Kendini tanımak isteyen, davranışlarını anlamlandırmak isteyen, değişmek isteyen(opsiyonel), kısacası herkes içindir bu kitap.
Dili anlaşılır, şahsen çok psikoloji bilgisine gerek yok gibi okurken ancak basit bir dili olduğunu da söyleyemeyeceğim. Okumak için, sürdürmek için çaba göstermeniz gereken bir kitap. (hayırların devamı için sabır şart)
İnsanın bir sırrı var. Bu sırrı keşfetmek gerek, eğer bu sırrın peşinde tüm hayatını adamışsan asla vakit kaybettiğini söyleme; ben bu sırrın peşindeyim zira insan olmak istiyorum.
Her ne kadar iklimi çarpsa da bir süre Mardin'de yaşamam gerek gibi hissediyorum. Oranın mistik ve kozmopolit havasını solumak için bana 2 hafta yetmiyor. Süryanice öğrenmeye başlayacağım için Süryani tanıdıklar edinmek, Süryani-Ezidi köylerine gidip tarihi yapıları ve gelenekleri keşfetmek istiyorum. Bir gün Mardin Arapçası dediğimiz Mıhallemice hakkında kapsamlı bir dil bilgisi kitabı yazmak da hayalimdir.
Zaman zaman el frenini çekmek gerek.
Bir yere giderken kaybolursun ve bir kenarda durup yolu bulmaya çalışırsın ya, o hesap işte.
Yaşadım, ne yaşadım, nasıl yaşadım, ne kadar yaşarım, nasıl yaşarım gibi gibi gibi...
Bunlar güzel sorular.
Cuma veya cumartesi el frenini çekerim.
Hayat, hayal, yaşam, dost, düşman, insan...
Düşünürüm işte. Bu yaşa kadar gelirken geçen zaman gibi kimler, neler, ne olaylar geçti gitti.
İçe dönmek, kendini keşfetmek, terapi vs adına ne derseniz artık.