İnceleme Videosu: youtu.be/GwZghSRFeS4
Kapak Kızı.
Ayfer Tunç'tan Dünya Ağrısı'ndan sonra okuduğum ikinci kitap.
Ayfer Tunç'a Dünya Ağrısı ile 2019 yılının son aylarında başlamıştım. O ağrıyı 300 küsur sayfa boyunca çekmiş, her satırda savrulmuş ve sık sık kendimi toparlamak zorunda kalmıştım.
Şimdi ise bir üçlemenin
Bazen her şey istediğin gibi gitmez.
Bazı seçimler zorunluluktan meydana gelir.
Bazı kitaplarla istemeden tanışırsın.
İşte tam da böyle bir tanışıklık üzerine başladı
Suzan Defter yolculuğum.
Görev yaptığım yerde bir kitap kulübü kurdum. Her ay bir kitap seçip sonraki ayın ilk haftası bir kafeye oturup okuduğumuz kitabı yüzyüze tartışıyor ve oylama
Ne yapsam da üstesinden gelsem, ne yazsam da bu kitabın hakkını versem diye düşünmekten uzun bir süre bu kitabın incelemesini girmeyi erteledim. Çünkü öyle bir inceleme olsun istedim ki bütün önyargılar yıkılsın, tabular kırılsın, ayıplar unutulsun, yanlış doğru olsun.
Ve şimdi de söz vücut bulsun:
Yeraltı edebiyatı serüvenine girerken ilk
Geçen yıl bu zamanlar “İyi ki varsın Eren-Kesişme” filminin Hollanda’da & Belçika’da vizyona giren versiyonunun Felemenkçe altyazı çevirisini üstlenmiştim.. Projenin ardından bir yıl daha geçmiş..
Bu gururu bana yaşatan filmin yapımcıları ve çeviri ofisi dostlarıma bu vesileyle bir kez daha teşekkürler. Hiç unutmayacağım...
“Çınlasın gökyüzü, Karadeniz ağlasın.
Yıldızsın, aysın, Eren iyi ki varsın.”
#ErenHep15Yaşında🇹🇷
Trabzon’un Maçka ilçesinde, PKK’lı teröristlerin saklandığı yeri güvenlik güçlerine gösterirken çıkan çatışmada şehit düşen Eren Bülbül ve Ferhat Gedik'in şehadetinin üzerinden 5 yıl geçti.
Unutmadık, unutmayacağız!
Uzun zaman önce okuma listeme aldığım Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nü bir türlü okuma fırsatım olmamıştı. En sonun da karar verip, okumaya başladığımda ise dili ağır geldi. Bir ara bırakma isteği uyandırsa da pes etmedim ve elime kâğıt kalem aldım anlamını bilmeğim birçok kelimenin anlamını bu şekilde öğrenmiş oldum. Bu kitabın en güzel artılarından bir tanesi de insanın kelime dağarcığını geliştirmesi diyebiliriz..
Karakterimiz Hayri İrdal içinde bulunduğu durumdan şikayetçi olmasına karşın bu durumdan çıkmak için hiçbir eyleme kalkışmaz. Tam terine sürekli uyum içerisinde olmaya çalışır. Yaşanılanları Hayri İrdal’dan dinlesek de romanda bence fikir, davranış, cesurluğuyla ön plana çıkan Halit Ayarcı.. Aynı zamanda . Halit Ayarcı’nın kendisi üzerinde ki etkisi oldukça büyük olan Hayri İrdal hayatını ondan önce ve sonra diye tanımlar.
Hayri İrdal küçüklüğünden tanıdığı Muvakkit Nuri Efendi den öğrendiği bilgiler ile daha sonra tanıştığı, saatler hakkında bildikleriyle etkilediği Halit Ayarcı ile saatlerden sorumlu bir kamu binası tasarlar. Bu sayede Hayri İrdal yeni ile eskinin kesişme noktasındaki birisi olur. Saat evlerinin yapımında gördüğümüz halkın yeniyi kabul etmeyişi yeninin cemiyetler için olduğu fikri onların için emniyetin önemli olduğu anlatılır. Halkın yeniyi kabul etmemekte ki korkuları ve tereddütlerinin kapalı kapılar ardındaki eskiye bağlılığın ne denli büyük ölçüde olabileceğini anlamamak mümkün değil..
“Girit, Ortodoks bir ada; kilisesi ise Atina’daki patrikhaneye değil, doğrudan İstanbul’daki patrikhaneye bağlı. Aynı keyfiyet Aynaroz ve Oniki Ada için de söz konusu.
Avrupa’nın Afrika’ya uzantısı, uygarlıkların ve adetlerin de garip ama gerçekten garip bir kesişme ve yığılma noktası Girit..
Giritliler misafirperver, sebze yemekleri nefis, içlerine kapanmış bir görünümleri var; ama ilk anda uysal ve cana yakınlar. Bunlar kişisel özellikler değil, ada halkının kültürü; yaşam biçimi her yerde olduğu gibi nesilden nesile geçmiş..
1635’te bugünün sempatik limanı Hanya, Silahtar Yusuf Paşa tarafından alınmıştı. Hanya-Resmo Kandiya (Irakleon) 1660’ların başlarında ele geçti. Bu barok Venedik kalelerinin yapısı; kuşatmacıların 17’nci asır için üstün bir teknikle savaştığını gösteriyor. Girit’in imparatorluğa katılması da elden çıkması da kanlı olaylar sayesinde oldu..
Akdeniz’in en güzel adası bugün barışın tadına varmış gibi. Ama mazideki renkliliğinden çok şey kaybettiği de; ülkemizdeki Girit muhacirlerine bakınca anlaşılıyor. Ahali mübadelesinden, nüfusun bir kısmını itelemekten kazançlı çıkan ülke yoktur. Gezin görün Girit’i, pişman olmazsınız…”