29 yaşında intihar eden Nilgün Marmara’dan şöyle bir alıntı..
“Keşke benimde karşımda her zorluğa rağmen dimdik duran ve beni sevebilen
biri olsaydı. İnsan tek başına dağ olamıyor bazen.”
29 yaşında intihar eden Nilgün Marmara’dan şöyle bir alıntı..
“Keşke benimde karşımda her zorluğa rağmen dimdik duran ve beni sevebilen
biri olsaydı. İnsan tek başına dağ olamıyor bazen.”
Ben yaşlanıp çirkin ve iğrenç birşey olacağım. Oysa bu portre hep genç kalacak. Yaşı şu haziran gününde sabitlenecek, bir gün bile yaşlanmayacak... Keşke tam tersi olabilseydi! Ben hep genç kalsaydım da şu resim yaşlansaydı. Bunun için nelerimi vermezdim. Varımı yoğumu verirdim. Ruhumu bile satardım!..
Gerçek mi komutanım, böyle değil miydim ben? Böyle de ğildiysem n'oldu bana? N'oldu bize? Nasıl göze alabiliyorum böyle sefil bir ölümü? Vatan yolunda döğüşürken ölmek neden geçmedi benim elime? Şimdi bir şeyler yapılamaz mı? Ben hiç mi bir işe yaramam? Bir işe yaramak için beklemek gerek. .. Bunu göze alamıyorum! Bitmeli bu iş, bir ayak önce ... Bunu anlıyorum. Ölçüp biçtim, beklemek imkansız ... Fakat komutanım, ge ne de, kolay değil kendini öldürmek! Hele bu sabah yağmurdan sonra ortalık ne kadar güzeldi. Bunu, geceyi uykusuz, bunaltılı geçirenlerden başkaları hiç bilmez. Kendini öldürenlere 'delirdi' derler. Ah keşke, delire bilsem ... Ölümden korkmadığımı gördünüz, komutanım; ben, ölmemekten korkuyorum. Yani, öldükten soma da bu acılar sürerse diye ödüm kopuyor! Acı çeken gövde mi, ruh mu? Bunu kesinlikle bilmek ne büyük mutlulukmuş!
"Keşke her gün şöyle diyebilsek: Sevdiklerimizin üzerinde, sevinçlerini paylaşmak ve mutluluklarını çoğaltmaktan başka hiçbir etkimiz yok."
"İçlerindeki can, kaygı dolu bir tutkunun acılarıyla kıvranırken ve kederle sarsılırken, yüreklerine bir damla su serpebiliyor muyuz acaba? "
Utkumda kaliyor onunla anilastirdiğim her sıradan an.
oyle uzak hissediliyor ki sensiz dun, oyle ulasilmaz ki senli yarinlar....
Bogazda dugumleniyor gozlerimin sensiz kalinca doldugu anlar, cok sevdigin sokak kedileri gibi savruluyorum tozlu kalmis duvar diplerinde... yazamiyorum sensiz kaldikca mutlu zamanlari, tadamiyorum sen yokken limonlu dondurmanin eksiligini...
Unuttugumu hatirlayamiyorum, sensizlikte ne yapardim ben, bir hicmisim sen karsima cikmadan once.
Hayat kendi mecburiyetinde akarken bir an oluyor, kafamin icinde ani bir duraksama yasiyorum, yuzume sevimli ama dısaridan gorundugunce aptal bir gulumseme geliyor,seni hatirliyorum :) gunun dokuzu,biri,besi,yedisi...
Derin bir offf cekiyorsun, bazen asikar bazense icten... sanki nefes alabilmek icin kokun gerekiyormus gibi hissediyorum.
İcim titriyor, ellerim terliyor, yuzumu ates basiyor.
Vallahi ben hayatimda o andan baska bagira bagira "keske, keske" diye ic gecirmedim gelmis-gecmis safsata ozlemlerimde.
Kokunu icime cekememisligimin, ipegin kiskandigi saclarina dokunamamisligimin, cakir gozlerinde kaybolamamisligimin kalemi kirilmis hukmunu tasiyorum kalbimde...Burnumun diregi aciyor ozleminden, kaliyorum oyle.
Caresizligimin bir baska kelimeyle dile getirilisi aslinda bu...fotografina bakarsin, arar konusursun ama sonra... ya kokusu dersin.
Bugun ise; senli dunler bogazimda bir bicak kesisi...bugun hiclikle sana olan ozlemim arasinda kalp agrisina muptela edilmisim...
youtube.com/watch?v=x7tFD0H...