Çok şeye kızgınım anladım. Keşke öyle olmasaydı ama öyle. Keşke bu kadar baş edilmez olmasaydı dövüştüklerimiz. Keşke bıraksalardı güzel güzel oynasaydık. Mızıkçılık etmeseydi hayat, oyunun bir yerinde apansız bitmeseydi... Ama öyle olmuyor işte, bırakmıyorlar, nereye kaçsan buluyorlar. Bir hakem filan olsaydı diyorum bazen, o zaman daha kolay olurdu. Şeyin bana verdiği yetkiye dayanarak deseydi, hop deseydi, belden aşağı vurmak yasak deseydi, haksızlık olmuyor mu kardeşim, yazık değil mi deseydi.
Varlığımı başka bir varlıkta erimiş hissederken yaşadığımı da hissettim. Gözlerim yaşardı. Keşke hiç bitmeseydi. Ama ne çabuk bitmişti ve en güzel kısmı bitmişti.
Gülşah, sana
hakkım varsa iki cihanda da helal olsun,” dedi gözlerinden yaşlar süzülürken, titreyen sesine aldırmadan.
“İkimiz de biliyoruz ki bu, bu dünyadaki son vedamız. Bitti işte, hiç bitmez sandığımız sevdamız. Üzülme olur mu Gülşah? Bu hayatın garipliklerinden biridir, çok seven kavuşamaz. Kim ki bir kulu Rabbinden çok severse o kul sevdiğine kavuşamaz. Bilirim çok üzülürsün sen ama üzülme ne olur, yavrunu düşün,” derken hüngür hüngür ağlamaya başladı.
Ama varlığımı bir başka varlıkta erimiş hissederken yaşadığımı da hissettim. Gözlerim yaşardı. Keşke hiç bitmeseydi. Ama ne çabuk bitmişti ve en güzel kısmı bitmişti.