O çileden çıkartıcı suskunluk ve ürkütücü yalnızlıktan hem kaçmak, hem de hep orada kalmak isteğine daha fazla dayanamıyordu.
Dünya, ne olduğu bilinen dünya, yasalara uyan dünya, kaymak üzereydi.
Kuşkusuz, kitleler hiçbir zaman bilinçli hareket etmezler; ama tam da bu bilinç dışılık, onların kudretinin sırlarından biridir.
Reader Follow Recommendations
İnsanlar fikirler, duygular ve adetler tarafından yönetilir; bunlar bizim içimizdedir.
Bir ekole mensup olmak, kaçınılmaz olarak, bu ekolden türemiş ön yargıların ve fikrisabitlerin kalıbına yerleşmek demektir.
Ama düşüncelerinizi tamamen şimdiye odaklarsanız, şikayetçi, mızmız geçmişin ve uçarı, ilgi meraklısı geleceğin gevezeliklerini duymazdan gelirseniz, kaygılarınızın hafiflediğini görürsünüz. Algılarınız keskinleşmeye başlar.
Hayat yolculuğunun amacı, mezara alımlı, iyi muhafaza edilmiş bir bedenin içinde değil, tekrar tekrar patinaj yapıp tozu dumana kattıktan sonra tamamen tükenmiş, sonuna kadar harcanmış bir halde bağıra bağıra, “Vay canına! Ne yolculuktu be!” diyerek varmak olmalıdır. -Hunter S. Thompson
En başarılı borsacıları “fonksiyonel psikopat” diye adlandırmak çok da yanlış olmaz-bu insanlar duygularını kontrol etmekte daha becerikliler ya da bunları diğer insanlar kadar şiddetli hissetmiyorlar.”
Duyarsızlığın güzel tarafı, başkaları uyuyamazken sizin uyumanızı sağlamasıdır.
“Tek başına zihinsel beceri, en fazla ikinci olmanı sağlar. Başarı kaygan bir direktir. Tepesine çıkmak zordur. Ama diğerlerinin üstüne basarsan kolaylaşır. Hele de üstüne bastıkların, bunun kendilerinin de çıkarına olduğunu düşünüyorlarsa.”
Atalarımızın zamanında en etkili ve usta avcılar, ilk anda akla geldiği gibi iflah olmaz ve kana susamış olanlar değillerdi. Tam tersine, en sakin ve empati becerileri yüksek olanlardı. Kendilerini avlarının yerine koyabilenlerdi-kendi benliklerinden sıyrılıp kurbanlarının benliğine girebilenler, böylece onun en olası kaçış planlarını, izleyeceği yolları ve taktikleri öngörebilenlerdi.
“Bence psikopatların asıl olayı,” diyor Rossi, “bir yandan son derece normalken-tıpkı bizim gibiyken-bir diğer yandan çok farklı olmaları.
Psikopatlık güneş ışığı gibidir. Gereğinden fazla altında kalırsanız grotesk ve kanserojen bir sonla karşılaşabilirsiniz.
Psikopatlar da böyledir işte. Dıştan bakınca gayet candandırlar; cazibeleri, karizmaları ve dikiş izleri belli olmayan psikolojik kamuflajlarıyla dikkatimizi dağıtarak “gerçek renklerini”-gözlerimizin önünde duran anormalliği- fark etmemizi engellerler. Baş döndürücü, hipnotik kişilikleri bizi amansızca içlerine çeker.