148 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Kitaplar ve Okumaya Dair Kitap dört bölümden oluşuyor: -Simyacının Doğuşu -Okumak Gerek -Okuma Ödevi Vermek
Roman Gibi
Roman GibiDaniel Pennac · Metis Yayınları · 2021750 okunma
207 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Leyli, karanlığı ve gece ile hüznü anlatır. Peki Ahmet Arif'in leylimi olmak nasıl bir duygudur? Okuduğunuz her satırda sevgiyi, özlemi, acıyı hissediyorsunuz. Bir yerde diyor ki Ahmet Arif, Sevgi de "vermek" vardır. Yani karşılık yoksa sevgi bitmez. Nasıl güzel, nasıl saf sevgi değil mi? Leyla Hanım'a yazdığı her mektuba sıcak, samimi, yürekten, Canım Leylam, Sevgili Canım, Ömrüm diye başladı, her mektubunu sevdiğinin gözlerinden öperek bitirdi. "Gözlerinden öperim canım. En çokta burnundan. Gülme, ciddi söylüyorum" Bıkmadı sevmekten usanmadı yazmaktan öyle sıcak, öyle içten sevdi ki Atilla İlhan'ın dizelerinde "Ben sana mecburum bilemezsin" dediği gibi Leyla hanıma sevdası mecburmuşçasına "Ben senin mecburum başkaca yokum" diyerek dile getirdi. İnsan çekeceği çileye aşık olurmuş ya hani, ona çile gibi gelmez ya, canı yandıkça üzerine gider. Yine olsa yine sever ya Ahmet Arif "Pişman değilim bir daha dünyaya gelsem aynı hayatı daha bir ustaca ve korkusuz yaşarım. Ama bu sefer seni tanımakta gecikmem." diyerek ifade ediyor. Karşılıksız olmasına rağmen böylesine içten yazılan kalpten dökülen kelimere Ahmet Arif'in Leyla Erbil'e yazdığı mektuplar demek ne kadar duygusuz kalır değil mi? İsterdim ki Leyla Erbil'in de dostça da olsa yazdığı mektupları okumak isterdim işte o zaman tam bir edebiyat şöleni olurdu. Bu güzel eseri okuyun okutun sevdiğinize hediye edin. Gözlerinizden öper iyi geceler dilerim. Kitapla sevgiyle kalın.
Leylim Leylim
Leylim LeylimAhmed Arif · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201316,3bin okunma
Reklam
Bir dakika geçince kendi kendimi yiyerek, bütün bu pişmanlıkların, duygulanmaların, değişme antlarının hepsinin yalan, kocaman çirkin bir yalandan başka bir şey olmadığını anlıyordum. Kendimi türlü türlü şekillere sokarak hırpalamamın, işkence etmemin sebebini soracak olursanız, size, boş durmaktan canım sıkıldığını için çeşit çeşit marifetleri denedim, diye cevap veririm ki, gerçekten de öyle.
Hiç iyi değilim Ada. Seni hiç unutmadım. Bunların olacağını hiç düşünmemiştim. Yarım yamalağım, her şey bombok. Sen atlattın mı yoksa benden intikam mı alıyosun? Gülümsüyosun. Gerçek mi? Hiç böyle olacağını düşünmemiştim. Senden ayrılığım ilk günler kuş gibi hissetmiştim kendimi. Sana da ve kendime de iyilik yaptığımı düşünmüştüm. Ta ki ufacık bir şey beni darmadağın edene kadar... Sana ait ufacık bir toka alay etti benimle o gün. İşte o sabah seni ve neleri kaybettiğimi anladım. Bi daha sen olmayacaktın. Bi daha bunları yaşayamayacaktım ben başkasıyla. Hayat alay etmeye devam etti benimle. Sana benzeyen yüzler, kokuna benzeyen kokular, sesine benzer sesler çıkardı karşıma. Ya da bana mı öyle geldi ne. Bilmem. Biliyor musun bi' gün nerde kaybettiğini bilmediğin o küçücük saç tokası hala cebimde durur.
"Öyle sanıyorum ki, hiçbir zaman yaşamadım denizlerde. Yaşadımsa da anılarımı yitirdim. Bazı gerçeklerin, bazı gerçekleri unutturduğunu gördüm burada."
Geçmiş tuhaf şey. Hep yanınızda taşıyorsunuz. Bana öyle geliyor ki on, yirmi yıl önce olmuş şeyleri düşünmeden geçirdiğiniz bir saat bile yoktur; ama yine de çoğu zaman geçmişin, bir tarih kitabındaki bir sürü bilgi gibi, öğrendiğiniz bir olgular kümesinden ibaret kalması dışında bir gerçekliği olmuyor.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.