Kapitalist devletle­rin de kendi kahramanları vardır ama onlar genellikle özel baskı yöntemlerini güçlendirmek için bu kahramanları tü­ketim maddeleri gibi değiştirip dururlar. Kapitalist devlet­ler, kahramanlar icat eder ve üretirler, sonra da günün bi­rinde kitle iletişim araçlarının başarılı ve denetimli bir ma­nevrasıyla onları öldürüverirler. Dinlerin de kahramanla­rı vardır. İnanç sahipleri kendi kahramanları adına yemin ederler, onlar uğruna ölürler ve çocuklarını onların adına kutsarlar. … Halk masallarındaki efsanevi kişiler, egemen düzenin ya­rattığı kahramanların tersine, her zaman sıradan çevreler­de gündelik işlerle yüz yüze gelirler. … Eski Yunan, insani "zaafları" olan mitolojik tanrılarıy­la çok daha özgür bir toplumdu. O her şeye kadir Zeus, kı­lıbık bir kocaydı. O zamandan bu yana kahramanlar "çok yol" katetmişler ve giderek bizi yöneten güçlerin güdümü­ne girmişlerdir.
Sayfa 77 - İletişim Yayınları, 47. Baskı, Çev. Zehra Gençosman-Ömer Madra
+1 +2
Eğer erkek yeterince zekiyse yavaş yavaş kılıbık olur
Sayfa 14 - PdfKitabı okudu
Reklam
Bir kadın evde yemeğini yapıyor, çocuğuna bakıyor, evini temizliyorsa "köle kadın, ezilen kadın, eve hapsedilen kadın..." şeklinde propaganda yaparak aile kurumunu ve fonksiyonlarını çökerttiler. Aynı kadın uçakta, otobüste başka insanlara, yolculara çay veriyor yemek servisi yapıyor ve başka kadınların çocuklarına bakıyorsa onun adını hostes, kimliğini de "Hür Kadın" yaptılar. Bağlılık mefhumunu ortadan kaldırmak istediler. Erkek hanımına saygılıysa, dert ortağıysa, onun en yakın arkadaşıysa ona da "Kılıbık Erkek" dediler. Bekaret mefhumuyla alay ederek edep ve hayâyı dinamitlediler. Flörtü ve fuhşu teşvik ederek gayrı meşru bir yaşama yönlendirdiler.
Ailede bağlılık mefhumunu ortadan kaldırmak istediler. Erkek hanımına saygılıysa, yani dert ortağı ise, evde hanımına yardımcı oluyorsa ona da ‘’ kılıbık erkek’’ meyhanede içip, kumarda kaybedip hırsını eşinden alıyorsa, yani hanımına dayak atıyorsa ona da ‘’ kazak erkek’’ dediler. Böylece bu saygısızlık zehirleriyle aileyi kendi içinde çökertmeye çalıştılar.
Efendimizi tanımadan kendimizce bir Hz. Peygamber portresi çizmek fevkalâde yanlıştır. Âlim bir zât bir başsağlığı ziyâreti vesîlesiyle Karadeniz'in bir beldesine gidiyor. Orada söz Hz. Peygamber'e geliyor. Âlim zât Efendimizin zevceleriyle münâsebetini anlatıyor, bu konudaki hassasiyet ve inceliğine dikkat çekiyor. Tam o sırada biri kızarak yerinden kalkıp gidiyor. "Niçin bu kadar kızdın?" diye soruyorlar. "Efendim" diyor, "Ne hakla Efendimizi kılıbık biri şeklinde târif edersiniz?" Adam kadınlara karşı kabalığını din zannediyor. Efendimizin bu husustaki inceliğinden rahatsız oluyor. Çünkü bilmiyor. Kâinatın Efendisi Hazret-i Resûlullah'ı bilmeden tanıyamayız. Tanımadan O'ndan örnek alma seviyesine yükselemeyiz.
Korku Kültürü'nün ilişki şablonunda süregiden bir gizli güç çekişmesi vardır. Güçlü olan kişi "BEN!" der ve zayıf olan kişinin,"Evet efendim, siz!" demesini bekler. Güçlü olan her zaman haklıdır. Erkeğin kazak olması alkışlanır, karısına insanca adil ve saygılı davranan, "kılıbık erkek" damgasıyla yerilir. Kadın ve erkeğin onurlu iki insan olarak konumda olmaları Korku Kültürü şablonunun anlam verebileceği bir durum değildir.
Sayfa 144
Reklam
272 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.