Mutarrif İbn. Abdullah bir gün yolda giderken, ipek cübbe giymiş, yürürken de konumunu belli eden, salına salına giden birini görüyor. Bu vatandaşa yürüme şeklinin Allah’ın hoşnut olmadığı, Allah’ın buğz etmiş olduğu bir yürüme şekli olduğunu söyleyip, Allah’ın semasının altında büyüklene büyüklene yürümemesi gerektiğini hatırlatıyor. Bugün olduğu gibi o dönemde de kendini bilmez tipler varmış ki dönüp Mutarrif İbni Abdullah’a “SEN BENİ TANIYOR MUSUN!” diyor.
🔸 Mutarrif İbni Abdullah da; “Evet ben senin kim olduğunu biliyorum. Senin evvelin pis bir meniydi, ahirin de kokuşmuş cesede dönüşecek ve bu ikisinin arasında da karnında büyük abdestini taşıyorsun. Sen böyle bir adamsın işte...”
Hepimizin hakikati budur kardeşlerim! Bir kula yakışan en güzel şey kul olmaktır. Bir kula yakışan en güzel şey tevazudur. Kendindeki güzel nimetleri Allah’a nispet etmek ve onlarla Allah’ı övmektir. Onun için böbürlenebileceğimiz, büyüklenebileceğimiz hiçbir şey yoktur.
Yeri hazır buradayım!
Bu tarafa getirin
Şu tahtadan konağı yere doğru indirin
İki kişi iner önce o çukurdan içeri
Biri ben biri de yakınlarından biri
Gitmek istemez sanki bakıverir ardına
İstemese bile geldi artık yeni yurduna
Beyaz bir kumaştan ibarettir kostümü
Uçuşsun kürekler örtüverin üstünü
Anne,baba,kardeşlerim
Kim varsa geride kalan
İşte gerçek yurdumuz
Gerisi büyük yalan.