Günaylayı elinden tutup kaldırdım. O beli bükük evlerden birinin karanlığına çektim. Sonra kollarımın arasına alıp öptüm. Dudaklarını, buz gibi yanaklarını, yumulu gözlerini... Kollarımın arasında bir tüy yumağı gibi küçük, yumuşak ve ılıktı. Sanki yıllardır bu küçülmeyi bekleyip durmuştu. Yaşamının sonuna dek de öylece kalırdı. Titreyerek, iç çekerek, kim bilir, mutluluktan ya da acıdan ağlayarak...