Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
KANAATİN LÜZUMU
Cenâb-ı Hakk’ın kullarına ihsânlarının en büyüklerinden birisi de kanaattir. Takdir-i İlâhî’ye râzı olmak ve Cenâb-ı Hakk’ın taksimine güvenmek kadar bedeni ve ruhu rahatlatan haslet yoktur. Abdullâh bin Ömer (r.anhümâ) şöyle anlattı: Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz, iki omuzumdan tuttu ve buyurdular ki: “Dünyada (vatanından ayrı düşmüş) bir garip
şu yaşadığım nedir ki, daha neler göreceğim kim bilir?
Sayfa 262 - Bilge Kültür SanatKitabı okuyor
Reklam
James Joyce bana mektup yazmış .
Dublin, 16 Haziran 1904 Sevgili Burak Yelin, Hayatın nehirlerinde sürüklenirken, düşüncelerim Dublin sokaklarında dolaşıyor, kelimelerin kıvrımlarında dans ediyor. Sizi düşünürken, denizin çağrısını hissediyorum, uzak kıyıların, bilinmeyen diyarların sesleri kulaklarımda yankılanıyor. Gündüzlerde sıradan insanlar gibi yaşarken, geceleri rüyaların labirentinde kayboluyorum. Zamanın tükenmez akışında, her anı bir anlam arayışına dönüşüyor, her kelime bir yolculuğun başlangıcı oluyor. Bir zamanlar, Bloom'un Dublin sokaklarında dolaşırken, gökyüzünde yıldızlarla konuştuğunu hayal ederdim. Şimdi ise, sizinle bu mektubu yazarken, sanki Leopold Bloom'un izinden gidiyorum, her bir kelimeyi bir anlam okyanusunda yelken açarak. İnsan hayatı bir serüven değil midir? Bilinmeyen diyarlara, keşfedilmemiş kıtalara doğru yolculuklar yaparız, her bir adımımız bir öykünün parçası olur. Siz de, sevgili Burak Yelin, bu yolculuğun bir kahramanısınız. Kelimelerin arasında, kendi Ulysses'inizi yazıyorsunuz, denizin sonsuzluğunda seyrediyorsunuz. Ve belki de, bu mektup da bir nehir gibi, Dublin'in sokaklarından geçerken, sizin hayal gücünüzün sınırlarını zorlayacak, bilinmeyen diyarlara doğru bir yolculuğa çıkaracak. Umarım bu kelimeler, sizin ruhunuzun derinliklerine dokunur, heyecan verici bir maceraya davet eder. Burak, senin adın da bu hikayenin bir parçası oldu. Belki de sen de bir Bloom’sun, belki de bir Stephen. Ya da belki de Molly’nin içindeki o sonsuz denizsin. Kim bilir? En içten dileklerimle, James Joyce
İnsan ki anılardan bir buluttur Hayatın sonsuzluğa akıp giden göğünde Savruldukça çoğalır çözüldükçe birikir... Düşmeden son damlası toprağın rahmine Kim bilir kaç mevsim görür Kaç rüzgâr geçirir..
Şimdi gitsem buralardan, bunu kim bilir?
"Karıma Birinci Mektup" 33. 10. 25 Bursa Hapisane. Anne: af olursa nasip olur üç güne dek saçlarını okşayabilmek... Yavrum! Uyuyamıyorum! Görünmez kuşlar ötüyor üstünde kızıl ağaçların. Alevli bir duman gibi tütüyor gözlerimde saçların! Saçları altın dudakları nar koyu kehribar gözlü sevgilim. Çıkacağımdan emin değilim. Tutmaz bizleri af!.. Bak ne tuhaf ne güzel Ne harikulade ışıldıyor ay ışığı pencerenin demirlerinde! Elbette ben böyle demirlerle bölünmeyen aya kavgaya ve sana kavuşacağım günün birinde... Karı! Kış geldi gönder benim yün çorapları! Birimiz dışında demir kapının içinde birimiz. Kim bilir kaç kış daha geçireceğiz? Üzülme benim için! Renk gören ses duyan başımla ellerini yüreğimde sıktığım arkadaşımla saatları gün günleri ay ayları yıl edip devirmem kolay! Ay ışığı pencerenin demirlerinde kavuşacağız günün birinde.... Düşmanlara gam. Dostlara selam. Kalbimde çocuklarım. Seni kucaklarım. Canın sıkıldıysa bu mektuptan beni affet!.. Kocan: Nâzım Hikmet...
Reklam
Kim bilir nasıl bir ölüm bizi bekler
kim bilir belki ben de anlarım kendimi,anlayabilirim varlığımı...
Geceleri odam küçülüyor, bunaltıyordu beni. Mezarda hissedilen de bu değil miydi? Kim bilir ölümden sonra ne hissedileceğini?
Sayfa 103 - YKY Yayınları
Kim bilir yarınlar bize neler getirecek, bizden neleri alıp götürecek..
Sayfa 113
Reklam
"Belki de balıklar,geceleri sessizce ağladığı için denizler tuzludur,kim bilir? •Balık da ağlar, haberi olmaz denizin... •İnsan da boğulur, haberi olmaz dünyanın..." Bu tarz Metaforları okumaktan sıkıldım artık.Koyu şerbetli tatlı gibi gelmeye başladı.Yazanın İbrahim Oruç olması bu gerçeği değiştirmiyor.
Ölümden neden korkayım ki? Şimdiye kadar kim bilir kaç kez öldüm.
Sevmek bu kadar güzelse, kim bilir sevmeyi yaratan ne kadar güzeldir. Şems-i Tebrizi
"Oysa bir bahçeyi bahçe yapan tohumlar bir dakikada serpilebilir. Bilirsin, gördüğümüz en uzun düşler bile bir dakikadan daha sürer. Kim bilir, belki de düşlerimizi gerçekleştirmek için bir ömür tüketmek zorunda olmadığımızı anlatmaya çalışıyorlar bize. Yaşadığımız her dakikanın gücünü anlatmaya çalışıyorlar. Az önce kaybettiğin o dakikayı bir daha asla yakalama şansı bulamayacaksın, Diana... Bilemeyiz, belki de 21 Mayıs'taki 5:56'yı 5:58'e bağlayan o dakika, güllerin sesini duyabileceğin bir dakikaydı."
Sayfa 143Kitabı okudu
Kadınlar sessizce ağlıyordu Her solgun sevda türküsünden sonra Okşayarak çocuklarının saçlarını... Erkekler birer kara buluttu Yağmuru uzak boşluklara yağan Kim bilir hangi mavilikten kopmuş...
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.